7 Aralık 2015 Pazartesi

HOOPONOPONO ÖZ BENLİK BEN VE ÇAĞATAY




Uzun yıllar önce bir kitap okudum . İsmi Zero Limit’ti (Sıfır Limit). Kitap Dr.Hew Len’i Hooponopono’yu anlatıyordu,yöntemin nasıl uygulandığını, Dr Hew’lenin güzelliklerini ve mucizelerini, bir Hawai bilgeliği olan hooponopono’nun kolay ama etkili bir yol oluşunu. Çok sevmiştim yöntemi de , Dr.Hew Len’i de..Bir gün mutlaka tanışmalıyım demiştim bu kişiyle ve yöntemle…Orada basitçe yazılmış olan dört cümleyi sürekli içimden okudum yıllarca.

Seni seviyorum
Sana teşekkür ediyorum
Senden özür diliyorum
Lütfen beni affet


Kitabı okuyuşumun üzerinden yıllar geçti ama belki de benim çok etkilendiğim kitap olarak hafızamda kalmıştı. Çağatay doğdu, rahatsızlığı ortaya çıktı ,ben sistem dizim eğitimine devam ediyordum (Şimdi düşünüyorum da yavrunun durumunu ilk öğrendiğin zamanlarda ne büyük acı yaşıyorsun ve o acıyla hala hiçbir şekilde atlamadan tüm çalışmalarına devam ediyorsun, hem de çocuğunun tüm durumlarına yetişiyorsun.Niye böyle davrandığımı,bu kadar çok hareket halinde olduğumu anlamlandıramıyorum ama o dönemde bu tarz yaşamak sanırım beni hayatta tuttu ve yaşamda ailemle var olabildim.) Eğitim grubumuzda Müge Özkorkut vardı ve bana biz Dr.Hew Len’i Türkiye’ye getiriyoruz dedi.Çağatay ancak 4 aylıktı sanıyorum o sırada.Eğitim 2 tam günlüktü,bebekler çocuklar da katılabiliyordu. Ben hemen kendimi ve Çağatay’ı kayıt ettirdim ve program sürecine dahil olduk. Kayıt olduğun gün ismin Dr.Hew Len ve ekibine gidiyor ve seni uzaktan arındırmaya başlıyorlar.Arındırmaları kendi üzerlerinden oluyor. Benim kendi adıma dünya üzerinde gördüğüm en derin ve en basit bilgelik hali..Niye kendileri üzerinden arındırıyorlar ?



Çünkü gözünün gördüğü, kulağının duyduğu, hissettiğin ,etrafında olan her şey senle alakalıdır ve bu durumdan sorumlusundur der Hoopono…Her ne oluyorsa etrafında, mutlaka yaratıldığın andan itibaren bununla ilgili bir kaydın vardır içinde. Sıkıntılar düşüncelerde başlamıştır..Etrafında yaşanan gerçeklik bir açıdan belki de sende olanı sana gösterip, seni de iyileştirmeye gelmiştir. Örneğin etrafında meme kanseri vakası var. Mutlaka bununla ilgili bir kayıt mevcuttur içinde. Ya sülalende böyle biri vardır, ya senle, kadınlığın ,anneliğin kanserle ilgili korkuların vardır vs.vs.vs.. Ama bu yaşananda sana dokunan bir durum mevcuttur. Sen Sorumluluk alıp bu konuyla ilgili içinde olan dinamiği değiştirmeye niyet edersen etrafındaki kişinin de dönüşmeye başladığını görürsün..
Aslında tüm evrenin bir bütün olduğunu gösteren yegane bir farkındalık örneğidir. Ayrıca hayatta bildiğim en önemli anekdotlardan birisi de bir konuyu yadsımadığında ve kapsadığında zaten iyileştirici gücü harekete geçirirsin. Etrafımıza baktığımızda gördüğümüz olaylara dikkat edersek ,ö rneğin otistik bir çocuğa baktığımızda,örneğin duygularından kopuk, dünyadan ayrılmış bir görüntüsü varsa ben de bunla alakalı neler var diye sorduğunuzda mutlaka bir cevap gelecektir. Bu cevap belki korku, belki yaşadığımız acı deneyimde duygularımızı bastırmaktır, tam olarak bilemeyiz ama mutlaka içimizde bir yerlere dokunuyordur. Ayrıca benim hoopono ‘pono da en beğendiğim taraflardan biri de içindeki çocukla çalışmasıdır. İçimizdeki çocuğa verdiği sonsuz ve derin önemdir, içindeki yaralı çocuğu iyileştirir ve ikna edersen dileklerin ve isteklerinin engelsiz şekilde Allah’a ulaşacağını bize bildirir. İçindeki çocuğa bilinçaltı olarak bakarsank bilinçaltı yargılamadan sorgulamadan belki de bir şey yanlış ta olsa bize onu ısrarla yaptırır. Örneğin sigara içmek: Tüm zararlarına rağmen tekrar tekrar sigara içeriz ve bunu engelleyemeyiz. Sonra kendimizi suçlarız,yargılarız, kendimize kızarız bunu niye yaptım diye söylenir durur bir sigara daha yakarız.Bu kısır döngünün belki de daha konforlu çıkış yolu vardır.Bu da ; bize bu eylemi gerçekleştirten içimizdeki çocuğa, bilinçaltımıza sevgi ve şefkat göstermektir.İnsan kendine şefkat göstermezse iyileşebilir mi ? Tabi şefkatten kastım acımak değil , acımak kurban rolünü de ardından getiren bir haldir. Ama şefkat öyle mi ? Soruyorum siz , yaşamda yapamadıklarınız , başaramadıklarınız için kendinize, bilinçaltınıza,içinizdeki çocuğa en son ne zaman şefkat gösterdiniz ???


İşte hoopononun içinde böyle güzel bir süreç saklıydı ve bu beni hep derinden etkiliyordu.Her şeyi yapmalıyım, mükemmel olmalıyım , olmazsam sevilmem deyen ama olamayıp binlerce kez çuvallayan , çuvalladığında kendine,içindeki çocuğa zulmeden Deniz’e çok iyi gelen bir çalışma..Yadsımadan, yargılamadan sorumluluk alarak, evrende var olan her şeyle bağlantılı olduğumuzu fark ettirerek ilerleten yöntem… Herkesle, her durumla bir şekilde bağlantılı olduğunu gördüğünde kimseye kızamaz oluyorsun. Nasıl da hepimizin içinde benzer dinamikler var diye şaşırıp kalıyorsun..Ve hoopono’nun “ Seni seviyorum” cümlesi içinde yeşeriyor. Sonra kendine ve o kişiye duruma şefkat uyanıyor yeniden..Her seferinde çok derin bakamayabiliriz olaylara ,anlayamasakta yaşadığımız her durumda yüzde yüz sorumluluk alıp hoopono’pono yaptığımızda yine sonuca ulaşmamız mümkündür. Çünkü bunun içinde de sonsuz tevazu vardır. “Kardeşim sen düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiktir. Gül düşünür gülistan olursun. Diken düşünür dikenlik olursun..(Mevlana)

Ben ve Çağatay kayıt itibarı ile arınmaya aldıktan bir süre sonra ,Türkiye’de eğitim günü geldi çattı.Tabi ki Çağatay’ı götürmüyoruz eğitime bebek olduğu için, ona uzaktan çalışıyor dua ediyorlar, duvara ismini asıyorlar..

Salona ilk girdiğimde yaşlı, mütevazi , sessiz, boyacı şapkası gibi sade bir şapkayla bir köşede sakince dua eden bir amca vardı, gözleri çekik çekik. Görseniz ilk anda onun doğallığına hayran kalırsınız.Yanında yıllardır beraber çalıştığı hanım asistanı vardı. Yabancı ülkelerden dahi gelenler olmuştu. Dr.Hew Len sürekli içinden arındırma yapıyordu. Hepimiz için kendi üzerinden çalışarak..
Kendimizle ilgili özel bir soru sorduğumuzda içine sor diye cevap veriyordu sürekli, çok ama çok az konuşuyordu. O sırada aklıma bir hikaye geldi. “Konfiçyus : elimden gelse hiç konuşmazdım der..Öğrenciler endişe eder, iyi ama o zaman nasıl anlatacağız insanlara ? Göğün kendisi endişe ediyor mu der üstad..Ama dört mevsim pekala birbirini izliyor ve bütün var olanlar çoğalıyor…Göğün, aşkın ve dostluğun konuşmaya ihtiyacı yok..”

Ne çok konuşuyoruz ve ne çok bilgi alma çabasındayız, hislerimizi unutuyoruz.. Oysa en hayati konularda genelde içimden bir ses geldi ve onu dinledim şimdi böyle güzel bir şey oldu yanıtlarını duyuyoruz, öyleyse hislerimizi ve kalbimizi hatırlamaya ihtiyacımız var. Harika bir tablo, nefis bir melodi daima hislerden gelmiştir ve bizi büyülemiştir. Allah daima bize ilham verir, cevapları gönderir. Onun ilhamını kalbimiz ve hislerimiz aracılığı ile ancak duyabiliriz. İşte Dr. Hew Len bize içimizdeki bilgelikle bağlanmayı öğretiyordu en sessiz haliyle..

Ayrıca şöyle bir soru sormuştu ::İçinizde doktor,terapist, şifacı ,hemşire vs. olup hastalanmayan var mı ? Ben diye cevap vermiştim hızlıca.. Ondan gelen cevap senin de oğlun hastalandı. Yani birbirimizle enerji alışverişindeyiz sürekli..Sonra bir çalışmadan önce mutlaka hooopono yapmamızı, sonrasında birbirimizden aldığımız etkileşimleri temizlemek için arınma yapmamızı, birbirimizle görüşeceğimiz mekana yapmamızı , kısacası bulunduğumuz her ana hoopono’pono yapmamızı anlatmıştı..

Oğlum doğduğuktan kısa bir süre sonra başındaki şişler indiğinde kafatası kemiklerinin bir bulmaca parçası gibi iç içe geçmiş olduğunu görmüştük ve tabi ki bıngıldağı yoktu, o şoku hala unutamıyorum. Bıngıldak açılmazsa beyin büyümesi ne kadar mümkün olabilirdi ki ? Eğitimin ilk akşamında eve döndüğümde elime ilk defa küçücük bir bıngıldak alanı gelmişti, kafasının üstünde birbirine geçmiş kemik ayrışmıştı, bizim için harika bir duyguydu, bu yaşadığım deneyim de hiç unutamayacağım anılardandır..

Uzun arınma yönteminin içinde Yaradan ile bağlantı, ben ler duası,arındırma ve sorun çözme, dönüştürme gibi bir çok kısım vardı..Bana çok iyi gelmişti ayrıca mayamızda olan dua etme kültürünü de içimde hissettiğimden daha da yaklaşmıştım bu yönteme..
Dr.Hew Len buradayken Ayşe Arman’da bir röportaj yapmıştı onla ve onunda çok kullanıp ,kızına dahi öğrettiğini öğrenmiştim..

Daha sonra eğitim yılda bir kez Müge- Cankut Özkorkut tarafından düzenlenir oldu ve biz oğlumla hepsine katıldık..Müge ve Cankut’a böyle güzel bir yola liderlik ettikleri için çok teşekkür ediyorum.Yolları daima ışıklı ve kolaylık dolu olsun..
O günden beri her zaman, her yerde mutlaka hoopono’yu kullanıyorum. Yaşadığım her sorunda, gözümle gördüğüm her durumda, yaşanan her hastalıklı halde ve bunun çok ötesinde her başlangıçta…

Enteresandır ki Abdulkadir Geylani bir kitabında hastalıkların en büyük iyileştiricisinin ” Estağfurullah el azim, ellezi la ilahe illa hüvel hayyul kayyum ve etubu ileyh” olduğunu söylemiştir bir anlamda seni seviyorum,sana teşekkür ediyorum,senden özür diliyorum,lütfen beni affet…..
Oğlumda gördüğüm her durumu yıllardır kağıda yazıyorum. Örneğin ellerini kullanmaması..Sonra içime soruyorum eller ne demek senin için ? Örneğin tutmak,kavramak, dokunmak,yemek yapmak,taşımak vs..vs..Negatif olarak nedir senin için ? Vurmak, zarar vermek, çalmak vs.vs..Sonra zihnimden geçen ,yazıya döktüğüm tüm maddelere iyileşebilmesi için hoopono’pono yaparak dua ediyorum.Tüm düşünce parçalarıma şefkat veriyorum, sakince..

Her konuda hoopono yanımda ve hiç olmayacağını düşündüğüm kapıları bana , aileme,işime ,sevdiklerime , danışanlarıma araladığını düşünüyorum…zbrZ Hiçbir zararı ve yan etkisi yok..Ne kaybederiz ki içimizdeki çocuğu sevip,şefkatle dileklerimizdeki korku ve endişeleri arındırıp Allah’a yollamaktan..

YÜCE YARATICI…
EĞER BEN, AİLEM, AKRABALARIM VE ATALARIM BAŞKA BİRİNİ, AİLESİNİ, AKRABALARINI VE ATALARINI DÜŞÜNCELERİMİZLE, SÖZLERİMİZLE, DAVRANIŞLARIMIZLA YARADILIŞIMIZDAN ŞU ANA KADAR GEÇEN SÜRE ZARFINDA BİLEREK YADA BİLMEYEREK, GÜCENDİRDİYSEK, SENDEN AF DİLİYORUZ…. BUNUN TÜM OLUMSUZ ANILARI, ENGELLERİ, ENERJİLERİ , BLOKAJLARI TEMİZLEMESİNE SAFLAŞTIRMASINA, YOK ETMESİNE VE BU İSTENMEYEN ENERJİLERİN SENİN SAF SEVGİN VE SAF IŞIĞINLA SAF ENERJİYE DÖNÜŞMESİNE, ARINMASINA, SERBEST KALMASINA İZİN VER. VE BU OLSUN.
AMİN