20 Mayıs 2014 Salı

Brezilya Casa ‘Da Joao Deus Karşısında Meditasyon

Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez.  Secde 17
Bugün Brezilya Abadiania’da ki 10.günümüz.  Şuanda Joao Deus karşısında meditasyon odasındayım. Yine aynı gün içinde yüzlerce kişiye bakıyor, herkes bembeyaz giyinmiş,  tek sıra halinde uzun kuyruklarda şifalanmayı  bekliyorlar. Hasta olanlar , ruhsal aydınlanma yolculuğunda olanlarla dolu bir salondayız. Geniş, beyaz koltuğunda sırayla herkese bakarken, bence aslında bakmıyor ya da bizim bildiğimiz yerden değil başka bir boyuttan bakıyor, anında bir şeyler görüyor veya ruhaniler tarafından söyleniyor, bizim bir şey söylememize gerek yok çünkü bize baktığında bizde olanı bizden çok görüyor. Bazılarını seçip fiziksel operasyona alıyor, bazılarını o anda psişik operasyona alıyor, bazılarını toplu olarak psişik operasyon odalarına alıyor. Bizim grubumuza Gerry adlı Avusturya’lı bir ruhani rehber eşlik ediyor, bana göre çok güzel bir yüreği var. İlk gün Brezilya’ya geldiğimizde İsviçre’de yardımını gördüğümüz ve bize Abediania’da görüşmek üzere diyen ve bizim de o anda aman Allah aşkına ne Brezilya’sı diye içimizden geçirdiğimiz Sonya’yı aradı gözlerimiz ve geldiğimiz gibi karşımıza çıktı Sonya. Çarşamba günü buluşuruz dedi bize. Çarşamba günü saat 2 ‘de onu bulduk ve Çağatay’ın gözleri için teşekkür amaçlı hazırladığımız Joao’ya ona hediyelerimizi sunduk.  Önce bizi tanımış olduğuna çok sevindik, sonra her zamanki samimiyetiyle Joao’nun özel odasına beklemediğimiz şekilde götürüşüne. Geniş bomboş bir odada televizyon koltuğunda , ayaklarını suya koymuş dinlendiriyordu tek başına. Sükunetle oturduğu koltuğunda sizi İsviçre’den hatırlıyorum dediğinde şok olduk. Binlerce kişi bakarken nasıl bizi hatırlıyordu. Öyle özlemle baktık ki ona sanki kırk yıldır tanışıp görüşüyorduk. Allah onu hep korusun, daima yanında olsun. Odadan çıktığımızda (İsmail, ben , Çağatay)  Sonya bizim elimizden tutup  koşa koşa operasyon odasına götürdü. Sonra kendisi de dolu odada toplu dua yapmaya başladı. Joao içeriye girmiş bizim gözlerimiz kapalıydı. Ne olduğunu göremedik ama bizim gruptan canımız Zeynep görmüş Çağatay’a elleriyle çalıştı dedi.
Anne baba olmak nasıl bir duygudur ki 18 saat yolculuk yaparak, çocuğunun tüm ağlayıp bağırmalarını göze alarak, sırtına yavrunu vurarak bir şifacının tek bir dokunuşu için Brezilya’ya gelirsin.
Abadiania küçük bir köy, şifaya gelenlerle dolu, temiz bir hotel odasına 43 kişilik Türkiye grubu olarak yerleştik. Burada tüm tesisler küçük pansiyon formatında, yemekler Joao’nun diyetine uygun. Grubumuzun çoğu çocukları için gelmiş, bazılarımızın çocukları kocaman olmuş tekerlekli sandalyeye mahkum yaşıyor. Anneler ve babalar onca yılın yıpranmışlığına , durmadan koşturup yorulmuşluğuna rağmen hiç düşünmeden bir parça daha şifa bulabilmeleri için bu kadar yola gelmişler. Her yeni gün yeni bir umut ışığı olur diye yıllarca bekleyen güzel ebevynler. Sağlıklı çocuklarını çöpe atan anneleri düşünürken onların ululuğu tartışılmaz, ne büyük bir ruhlar.
Tüm grupla aramızda güzel bir bağ oluştu. Aynı dili konuşan, yaşadığı duyguları birbirine benzeyen duygudaşlar grubu…
Abadiania’da herkesin söylediği cümle aynı : “ Er ya da geç şifa bulacaksınız. Az ya da çok mutlaka yararlanacaksınız.”
Aramızda göremeyen 3 büyük arkadaşımız var, kahramanlarımız desek daha doğru olur. 1 arkadaşımız araba renklerini görmeye başladı.Diğer arkadaşımızın gözündeki perde azaldı.  Hiç inançsızlarımız da vardı, bu hafta daha inançlılır. Bazı arkadaşlarımızın eşleri gelememiş, çalışmak zorunda kalmışlar, kolay değil maddi manevi böyle çocuklarla var olabilmemiz. Kocaman olmuş engelli çocuklarını, incecik bedenleri ile tüm ağlayıp bağırmalarına rağmen kucağından saatlerce indirmeyen anneler. Hatta ilk gece neredeyse  bir gün yolculuk yapıp kucaklarında farıyan çocuklarının bağırmalarından cinnet geçirerek pizzacıda en son isyan ettiler, fakat yılmadan yolculuğa ve seyahate devam ettiler. Casa’da bir tek bizim ülkemizden bu kadar çok çocuğunu getiren aile gözüküyor. Diğerleri ağırlıklı olarak kendi için gelmiş.
Diğer gün Joao’ya gidip önünden oğlumuzla geçtiğimizde akşam rehberimiz Joao’nun haberini bize ulaştırdı.  “Çağatay’ı tanıyorum, ağır iyileşecek ama tamamen iyileşip büyük bir adam olacak”..
Brezilya’da Çağatay’a sadece 1 kez operasyon aldık. Diyetine başladık. Joao’nun dediği kurallara uyarak. Biz mutluluktan uçuyoruz. Beklediğimiz cevabı duymak bizi çok sevindirdi. Çoğu şeyi görebildiğine inandığımız Joao cevabını vermişti, şükürler olsun. 2 yıl nasıl geçtiyse diğer zamanlarda geçecek Allah izin verirse ve bir gün şehir efsanesi şeklinde ne çektik biz diye gülümseyerek anlatacağız inşallah maziyi ve bu macerayı. Aylardır bir mesaj ver Allah’ım lütfen sesini duyur bana diye dua edip, meditasyon yapıyordum. Eğer yeterince iyileşmeyecekse bunu kabul edebilme gücü ver sevgiyle diyordum. Hayırlı bir ses duyurdu bize hiçbir şey olmasa bu umudun motivasyonu bile oğluma sevinç enerjisi olarak dönecekti. Ailenin duygusu bizim çocuklarımızı birebir etkiliyor, çünkü bu çocuklar zihinle değil kalple hareket kabiliyeti geliştiriyorlar.
Başka bir arkadaşımızın çocuğuna 5 yıl geleceksiniz sonra iyileşecek dedi. Normalde kolay kolay teşhis koymaz, bir şey söylemesi binde bir görülür. Genelde işlemi yapar ve sadece ne yapmamız gerektiğini söyleyip susar. Benim için iyi yada kötü durumumuzu az çok bilebilmek güzel bir duygu. Osho’nun bununla ilgili güzel bir söylemi var. Belirsizlik insan için acıtıcır. Ölmek üzere olan hastayı belirsiz bırakmanız onun çıldırtır, öleceğini söylemek bile huşu verir der. Kısacası söyleminden kalbim genişledi..
Casa Dom İnagua bu şifa merkezinin adı, öyle güzel bir yer ki, her yer tertemiz ayna gibi, açık alanda yüksekte bir meditasyon alanı var, inanılmaz doğa harikası yemyeşil tepelik bir alan, doyamazsınız manzara seyretmeye, sonsuz sakinlikle kuş sesi dinlemeye. O yeşillik alandan dar bir yoldan geçerek şelaleye ulaşılıyor. Bir sabah erkenden sanırım sabah 7 idi şelaleye gittik.. İçimize mayolarımızı giyip, dar şelale yolunda ilerlerken Çağatay babasının kucağında bol bol ağladı. Şelaleye kadınlar ve erkekler ayrı ayrı giriyor, girmeden önce bol dua ediyorsun. Şelaleye girdiğinde kendini cennete girmiş gibi hissediyorsun, hiç kimse çıt çıkarmıyor zaten konuşmak yasak etrafta bir tek bizim oğlanın sesi duyuluyor. Şelalede 3 köprü var. 1. Köprü geçmiş, 2. Köprü şimdi, 3.köprü gelecek köprüsü, her köprünün üzerinde çalışma yapıyorsun. Şelalenin altına girip arınıyorsun. Umuyor ve diliyoruz ki tüm sıkıntılarımız orada kaldı. Zaten bu çalışmanın da hedefi tam olarak arınmak…
Çağatay 3-4 gündür inanılmaz gelişme gösterdi, boyun tutuşları gözle görülür şekilde değişti, hareketleri farklılaştı. Oğlumuzla doğduğundan beri belki de ilk defa annesi ve babası olarak 24 saat birlikte olduk, bizim için de öyle mutluluk ki, kafamızda tek düşünce onu eğlendirmek, sırf bunun için bile bu yolculuğa değerdi..
Çağatay’ın haberini okuyup bizden ayrı olarak başka dünya ülkelerinden gelen bir çok Türk’e rastladık, hepsi de umutlu. Bir Türk kanser hastası vardı, Çağatay’ı tanımış yanımıza geldi. 2 hafta önce gelmiş, son aşamada kanseri varmış, gözleri açılmıyormuş, 3 günlüğüne gelmiş, gözleri açılıp ayağa kalkınca orada kalmış. Brezilyada ki Türk Derneği başkanı da Türklere bilgi sunmak için gelmiş..
Gelelim kocam, bir tanem, canım aşkım İsmail’e. Sanırım ben onsuz olamam, komik bir çiftiz biz her yerde Edi Büdü şeklinde, bir şeye karar verdiğimde özellikle seyahatle ilgili önce ben gitmiyorum diyor sonra da hemen atlıyor, beyazlarla pek te yakışıklı duruyor, bana inanılmaz yardımcı oluyor, takım çalışması çıkarıyoruz, ben dua meditasyon yapıyorum , o oğlana bakıyor, o çalışma yapıyor ben oğlana bakıyorum.  Önce benden birbirimize akan sevgi enerjisi sıcak Brezilya’da, sonra bizden Çağatay’a aktarımımız. Hayatımın en keyifli, en dinlendirici günlerini geçiriyorum, yapılacak bir şeyin olmaması da çok hoş, onca hengameli aydan sonra..İçimde tek eksik kalan parça kızım Elif Naz uzun bir yolculuğa okuldan izin alıp katılamadı, kardeşinin durumu bu ayrılıklara dayanmak zorunda bıraktı onu. Yavrum buradan sana ne getirmemizi istersin diyorum anne kardeşim artık iyileşsin, bu bana yeter diyor, içim ağlıyor o konuşunca, aradığımda merakla anne orada saat kaç diyor bana, burada saatin 6 saat geri olması ilginç geldi ona, yüreğimden kocaman sevgiyle uzaktaki kızıma sarılıyorum biraz da yeterince ilgilenememenin suçluluğunu duyarak..
İlk hafta Avusturyalı rehberimiz ile çalıştık, tüm işlemlerimizi güzelce halletti. İkinci hafta evine dönmesi gerekti. Bizi orada bir çiftliği olan Türk kızı Zeynep ile tanıştırdı. Zeynep 7 dönümlük çiftliğinde eşi ve 2 çocuğu ile yaşıyor. 2. Haftamızda bize Casa için yardım ediyor. İsmail ve bana bu hafta ne yapmak istersiniz dedi Casa’da , bizde oğlumuza çalıştık yeter gibi bir cümle sarf ettik. Bu kadar yolu sırf bunun için mi geldiniz dedi. Kendinize çalışın. Ne kadar da doğru söyledi. Biz iyi olmazsak oğlan ne kadar iyi olabilir. Ayrıca işiniz için Joao’dan yardım talep edin dedi, ruhani rehber yardımı gönderiyor işinize uygun görürse dedi.  Akşam İsmail’le karar verdik sabah o gidecek Joao’ya hastalarına,işine yardım isteyecek öğleden sonra ben gideceğim. İsmail heyecanla hazırlandı , ben meraklı ve heyecanlıydım. Kocamın doktorluğuna hep hayran kaldım, sırf çocuklara olan sevgisinden onu iki kat sevdim, hep daha iyiyi öğrenmeye olan merakına hayran kalmıştım, inşallah buradan da istediği sonucu alırdı. Öğlene doğru döndü ve Joao’nun hazır değilsin cevabını aldığını söyledi. Ben üzüldüm ona vermediyse bana hiç vermez dedim. Öğleden sonra Zeynebin ardına taklaştım heyecan ve merakla. Joao’ya danışanlarıma şifa için yardım isteğimi bildirdim, cevabı peki kzım sana ruhani rehberlik veriyorum, her şey güzel olacak, buradaki kitapları Türkçe’ye çevir oldu, şoka girmiş donmuştummm, dondummm kime bana mı, bir süre kendime gelemedim, öyle bir derin değersizlik ve hak etmeme varmış ki içimde, ben bunu hak edecek ne yaptım dedim…..
Sonra Zeynep’le vitamin bara gidip bunu kutladık,Zeyneb’e çok teşekkür ederim, insanlığın şifasına destek duygusundan dolayı, harika bir vitamin içeceği hazırlayan cafe var herkese tavsiye ederim. Casada’da tropik meyveler var çok ucuza satılan, bir de Casa’nın her yerinde taş mağazaları, tabi Joao’nun mağazası da çok güzel, Joao boş zamanlarında orada oturuyor, herkesle samimi bir şekilde muhabbet ediyor, taka jipiyle ortalıkta sade bir şekilde geziniyor. Brezilya insanı sıcak, samimi,içten..
Akşam tüm arkadaşlarımızla toplanıp Yasin okuduk, başlarımızı örttük, kendi, dinimizde Allah’a seslendik. Hoteldekiler meraklı gözlerle bizi izledi. İlahiler okuduk. Buradaki dostlarımız bambaşka güzellikte. Hepsi birbirine yardım ediyor. Tekerlekli  sandalyelerini taşıyorlar, görmeyenlerin elinden tutuyorlar.Hastalık öyle zor bir süreç ve sınav ki. Uzun yıllardır engel yaşayan arkadaşlarımı izliyorum burada, hepsi de hayata daha olumlu bakıyorlar, basit dertleri dert etmeyerek yaşamda ilerleme çabası gösteriyorlar.Kesinlikle daha inançlı ve daha itikatliler..Yıllardır yürüyemeyen ablamız var, kızı ve kız kardeşi getirmiş onu, rüyalarında Joao’yu ve şifayı görüp gelmiş, eşini sevgiyle kucaklayan eşi görmese de kendi gözleriyle eşine göz olan dünya tatlısı, yardım sever arkadaşımız var, ta Almanyalardan gelip bize durmadan çeviri yapan,gözleri görmese bile Çağatay’ıma fizyoterapi yapan güzel yüreklimiz var, çeşit çeşit , renk rengiz, oğuları yürüsün diye anneleri beyin felci geçirdiği halde yüreğinin yarısı Türkiye’de kalarak gelenimiz var, var oğlu varız..
Bu arada küçük afacanım ünlü olmuş. Onun burada olduğunu duyan Türkler oğlumuzu görmeye hotele ziyarete geliyorlar, hepsine çok teşekkür ederiz. Hotelde toplandığımız küçücük bahçemiz var.
Akşamları hotelin önünde çocuklarımızı uyutup toplanıyoruz geç saatlere kadar çekirdek çıtlayıp dertleşiyoruz. Bazen hotel kapıları kapanıyor, görevliler uyuyor sokakta kalıyoruz ama bundan da çok zevk alıyoruz. Türk kahvesi makinalarımız var kahve yapıp sigara tellediğimiz oluyor umuda yolculuğumuzda.. Hava sıcak hotel Casa’ya 15 dk mesafede, sıcakta bıngıldağımızı korumak için şapkalar takarak ilerliyoruz, gruplar halinde. Arkadaşlar bir ara sokakta çok hoş kafe tespit etmişler oraya takılıyoruz. Tek büyük markete, kafile halinde  gidip kahve alıyoruz sevdiklerimize. Burada alınacak hediyelik eşya sadece kahve ve doğal taşlar, başka da bir şey yok zaten..
Benim rehberliğimi kutlamak için kocam dışarıda yemeğe götürdü,bir gece, pizza yedik , berbat bir lezzetti. Kahrolsun bu yemek sevdama. Hiçbir yerde yakamı  bırakmıyor.Dönüşte herkes koşa koşa yanımıza geldi neredesiniz diye . Niye , ne oldu ki ? Joao ziyarete gelmiş hotele herkes sarılmış, resim çektirmiş, bir biz yokmuşuz, üzüldük ama yapacak bir şey yok. Oradayken onu  1 sn daha fazla görebilme çabasındayız daima. Gündüzleri canlı canlı ameliyatlar yapıyor ve biz de hayretlerle seyrediyoruz..
Antepli arkadaşımız erkek ve gencecik kanser olmuş, eşi ölmüş, oğlu da engelli. Kendi için değil de oğlu için o kadar yolu baba oğul gelmişler. Oğlu Çağatay’ı bebek arabasında gezdirmeye bayılıyor. Biz de ona oğlanı verip eğlencelerini karşıdan seyrediyoruz..
Otelde her gün aynı tip yemek var. Et, tavuk, salata, pilav, barbunya, bazen iyice sıkılıyoruz ama lezzetsiz yenilmez değiller. Bazen artık gıdaklamaktan korkuyoruz. Odalarımız küçücük hiçbir elektronik alet yok.
Meditasyon odasında elimde Yasin , dua kitapları, hoopono’pono larımla üstte dönen vantilatörün serinliği yüzüme vururken oğlumun iyileştiğini hayal ediyorum. Sevdiklerime ve danışanlarıma dilimin döndüğünce yardım talep ediyorum, dünyanın iyiliğine hizmet etmelerini istiyorum. Tek bir çıt çıkarmak yasak. Hemen görevliler gelip uyarıyor. İnsanlar sabah 8’den akşam 6 ‘ya kadar dua edip ve meditasyon halinde kalıyorlar. Hiçbir şey olmayacak olsa bile kendine içine yolculuk etmeye bu kadar zaman ayırmak hayırlı bir şey..
Arada Casa’da ki marketten su alıyoruz , sulara şifa çalışılmış ve bol bol su içiyoruz..
Oğlumun belki de kendini feda ederek bizlere gösterdiği  derinleşme ve şifa yollarına şükranlarımı sunarım, onun annesi olarak beni uygun gördüğün için sana minnetarım (ara ara ağır gelerek bu duruma itiraz etsem de sen ağzımdakine inanma ) . Rabbim senin mütevazi hizmetkarlarınızız , bize gösterdiklerin ve verdiklerin için sevgimizi sonuna kadar dünyaya açmaya niyetliyiz.
Umut imanın ışığıdır, bizden umudu eksik etme.
Neyse sözde meditasyondayım zihnimden neler geçti ve neleri kaleme aldım yine, birgün sadece anda kalabilmeyi deneyimleyebilecek miyim acaba..
Allah inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Bakara 257
Casa’dan sevgiler..