21 Mayıs 2014 Çarşamba
20 Mayıs 2014 Salı
Brezilya Casa ‘Da Joao Deus Karşısında Meditasyon
Hiç kimse
kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez. Secde 17
Bugün Brezilya Abadiania’da ki
10.günümüz. Şuanda Joao Deus karşısında meditasyon
odasındayım. Yine aynı gün içinde yüzlerce kişiye bakıyor, herkes bembeyaz
giyinmiş, tek sıra halinde uzun
kuyruklarda şifalanmayı bekliyorlar. Hasta
olanlar , ruhsal aydınlanma yolculuğunda olanlarla dolu bir salondayız. Geniş,
beyaz koltuğunda sırayla herkese bakarken, bence aslında bakmıyor ya da bizim
bildiğimiz yerden değil başka bir boyuttan bakıyor, anında bir şeyler görüyor
veya ruhaniler tarafından söyleniyor, bizim bir şey söylememize gerek yok çünkü
bize baktığında bizde olanı bizden çok görüyor. Bazılarını seçip fiziksel
operasyona alıyor, bazılarını o anda psişik operasyona alıyor, bazılarını toplu
olarak psişik operasyon odalarına alıyor. Bizim grubumuza Gerry adlı
Avusturya’lı bir ruhani rehber eşlik ediyor, bana göre çok güzel bir yüreği
var. İlk gün Brezilya’ya geldiğimizde İsviçre’de yardımını gördüğümüz ve bize
Abediania’da görüşmek üzere diyen ve bizim de o anda aman Allah aşkına ne
Brezilya’sı diye içimizden geçirdiğimiz Sonya’yı aradı gözlerimiz ve geldiğimiz
gibi karşımıza çıktı Sonya. Çarşamba günü buluşuruz dedi bize. Çarşamba günü
saat 2 ‘de onu bulduk ve Çağatay’ın gözleri için teşekkür amaçlı hazırladığımız
Joao’ya ona hediyelerimizi sunduk. Önce
bizi tanımış olduğuna çok sevindik, sonra her zamanki samimiyetiyle Joao’nun
özel odasına beklemediğimiz şekilde götürüşüne. Geniş bomboş bir odada
televizyon koltuğunda , ayaklarını suya koymuş dinlendiriyordu tek başına.
Sükunetle oturduğu koltuğunda sizi İsviçre’den hatırlıyorum dediğinde şok
olduk. Binlerce kişi bakarken nasıl bizi hatırlıyordu. Öyle özlemle baktık ki
ona sanki kırk yıldır tanışıp görüşüyorduk. Allah onu hep korusun, daima
yanında olsun. Odadan çıktığımızda (İsmail, ben , Çağatay) Sonya bizim elimizden tutup koşa koşa operasyon odasına götürdü. Sonra
kendisi de dolu odada toplu dua yapmaya başladı. Joao içeriye girmiş bizim
gözlerimiz kapalıydı. Ne olduğunu göremedik ama bizim gruptan canımız Zeynep
görmüş Çağatay’a elleriyle çalıştı dedi.
Anne baba olmak nasıl bir
duygudur ki 18 saat yolculuk yaparak, çocuğunun tüm ağlayıp bağırmalarını göze
alarak, sırtına yavrunu vurarak bir şifacının tek bir dokunuşu için Brezilya’ya
gelirsin.
Abadiania küçük bir köy, şifaya
gelenlerle dolu, temiz bir hotel odasına 43 kişilik Türkiye grubu olarak
yerleştik. Burada tüm tesisler küçük pansiyon formatında, yemekler Joao’nun
diyetine uygun. Grubumuzun çoğu çocukları için gelmiş, bazılarımızın çocukları
kocaman olmuş tekerlekli sandalyeye mahkum yaşıyor. Anneler ve babalar onca
yılın yıpranmışlığına , durmadan koşturup yorulmuşluğuna rağmen hiç düşünmeden
bir parça daha şifa bulabilmeleri için bu kadar yola gelmişler. Her yeni gün
yeni bir umut ışığı olur diye yıllarca bekleyen güzel ebevynler. Sağlıklı
çocuklarını çöpe atan anneleri düşünürken onların ululuğu tartışılmaz, ne büyük
bir ruhlar.
Tüm grupla aramızda güzel bir bağ
oluştu. Aynı dili konuşan, yaşadığı duyguları birbirine benzeyen duygudaşlar
grubu…
Abadiania’da herkesin söylediği
cümle aynı : “ Er ya da geç şifa bulacaksınız. Az ya da çok mutlaka
yararlanacaksınız.”
Aramızda göremeyen 3 büyük
arkadaşımız var, kahramanlarımız desek daha doğru olur. 1 arkadaşımız araba
renklerini görmeye başladı.Diğer arkadaşımızın gözündeki perde azaldı. Hiç inançsızlarımız da vardı, bu hafta daha
inançlılır. Bazı arkadaşlarımızın eşleri gelememiş, çalışmak zorunda kalmışlar,
kolay değil maddi manevi böyle çocuklarla var olabilmemiz. Kocaman olmuş
engelli çocuklarını, incecik bedenleri ile tüm ağlayıp bağırmalarına rağmen
kucağından saatlerce indirmeyen anneler. Hatta ilk gece neredeyse bir gün yolculuk yapıp kucaklarında farıyan
çocuklarının bağırmalarından cinnet geçirerek pizzacıda en son isyan ettiler,
fakat yılmadan yolculuğa ve seyahate devam ettiler. Casa’da bir tek bizim
ülkemizden bu kadar çok çocuğunu getiren aile gözüküyor. Diğerleri ağırlıklı
olarak kendi için gelmiş.
Diğer gün Joao’ya gidip önünden
oğlumuzla geçtiğimizde akşam rehberimiz Joao’nun haberini bize ulaştırdı. “Çağatay’ı tanıyorum, ağır iyileşecek ama
tamamen iyileşip büyük bir adam olacak”..
Brezilya’da Çağatay’a sadece 1
kez operasyon aldık. Diyetine başladık. Joao’nun dediği kurallara uyarak. Biz
mutluluktan uçuyoruz. Beklediğimiz cevabı duymak bizi çok sevindirdi. Çoğu şeyi
görebildiğine inandığımız Joao cevabını vermişti, şükürler olsun. 2 yıl nasıl
geçtiyse diğer zamanlarda geçecek Allah izin verirse ve bir gün şehir efsanesi
şeklinde ne çektik biz diye gülümseyerek anlatacağız inşallah maziyi ve bu
macerayı. Aylardır bir mesaj ver Allah’ım lütfen sesini duyur bana diye dua
edip, meditasyon yapıyordum. Eğer yeterince iyileşmeyecekse bunu kabul edebilme
gücü ver sevgiyle diyordum. Hayırlı bir ses duyurdu bize hiçbir şey olmasa bu
umudun motivasyonu bile oğluma sevinç enerjisi olarak dönecekti. Ailenin
duygusu bizim çocuklarımızı birebir etkiliyor, çünkü bu çocuklar zihinle değil
kalple hareket kabiliyeti geliştiriyorlar.
Başka bir arkadaşımızın çocuğuna
5 yıl geleceksiniz sonra iyileşecek dedi. Normalde kolay kolay teşhis koymaz,
bir şey söylemesi binde bir görülür. Genelde işlemi yapar ve sadece ne yapmamız
gerektiğini söyleyip susar. Benim için iyi yada kötü durumumuzu az çok bilebilmek
güzel bir duygu. Osho’nun bununla ilgili güzel bir söylemi var. Belirsizlik
insan için acıtıcır. Ölmek üzere olan hastayı belirsiz bırakmanız onun
çıldırtır, öleceğini söylemek bile huşu verir der. Kısacası söyleminden kalbim
genişledi..
Casa Dom İnagua bu şifa
merkezinin adı, öyle güzel bir yer ki, her yer tertemiz ayna gibi, açık alanda
yüksekte bir meditasyon alanı var, inanılmaz doğa harikası yemyeşil tepelik bir
alan, doyamazsınız manzara seyretmeye, sonsuz sakinlikle kuş sesi dinlemeye. O
yeşillik alandan dar bir yoldan geçerek şelaleye ulaşılıyor. Bir sabah erkenden
sanırım sabah 7 idi şelaleye gittik.. İçimize mayolarımızı giyip, dar şelale
yolunda ilerlerken Çağatay babasının kucağında bol bol ağladı. Şelaleye
kadınlar ve erkekler ayrı ayrı giriyor, girmeden önce bol dua ediyorsun.
Şelaleye girdiğinde kendini cennete girmiş gibi hissediyorsun, hiç kimse çıt
çıkarmıyor zaten konuşmak yasak etrafta bir tek bizim oğlanın sesi duyuluyor.
Şelalede 3 köprü var. 1. Köprü geçmiş, 2. Köprü şimdi, 3.köprü gelecek köprüsü,
her köprünün üzerinde çalışma yapıyorsun. Şelalenin altına girip arınıyorsun.
Umuyor ve diliyoruz ki tüm sıkıntılarımız orada kaldı. Zaten bu çalışmanın da
hedefi tam olarak arınmak…
Çağatay 3-4 gündür inanılmaz
gelişme gösterdi, boyun tutuşları gözle görülür şekilde değişti, hareketleri
farklılaştı. Oğlumuzla doğduğundan beri belki de ilk defa annesi ve babası
olarak 24 saat birlikte olduk, bizim için de öyle mutluluk ki, kafamızda tek
düşünce onu eğlendirmek, sırf bunun için bile bu yolculuğa değerdi..
Çağatay’ın haberini okuyup bizden
ayrı olarak başka dünya ülkelerinden gelen bir çok Türk’e rastladık, hepsi de
umutlu. Bir Türk kanser hastası vardı, Çağatay’ı tanımış yanımıza geldi. 2
hafta önce gelmiş, son aşamada kanseri varmış, gözleri açılmıyormuş, 3
günlüğüne gelmiş, gözleri açılıp ayağa kalkınca orada kalmış. Brezilyada ki
Türk Derneği başkanı da Türklere bilgi sunmak için gelmiş..
Gelelim kocam, bir tanem, canım
aşkım İsmail’e. Sanırım ben onsuz olamam, komik bir çiftiz biz her yerde Edi
Büdü şeklinde, bir şeye karar verdiğimde özellikle seyahatle ilgili önce ben
gitmiyorum diyor sonra da hemen atlıyor, beyazlarla pek te yakışıklı duruyor,
bana inanılmaz yardımcı oluyor, takım çalışması çıkarıyoruz, ben dua meditasyon
yapıyorum , o oğlana bakıyor, o çalışma yapıyor ben oğlana bakıyorum. Önce benden birbirimize akan sevgi enerjisi
sıcak Brezilya’da, sonra bizden Çağatay’a aktarımımız. Hayatımın en keyifli, en
dinlendirici günlerini geçiriyorum, yapılacak bir şeyin olmaması da çok hoş,
onca hengameli aydan sonra..İçimde tek eksik kalan parça kızım Elif Naz uzun
bir yolculuğa okuldan izin alıp katılamadı, kardeşinin durumu bu ayrılıklara
dayanmak zorunda bıraktı onu. Yavrum buradan sana ne getirmemizi istersin
diyorum anne kardeşim artık iyileşsin, bu bana yeter diyor, içim ağlıyor o
konuşunca, aradığımda merakla anne orada saat kaç diyor bana, burada saatin 6
saat geri olması ilginç geldi ona, yüreğimden kocaman sevgiyle uzaktaki kızıma
sarılıyorum biraz da yeterince ilgilenememenin suçluluğunu duyarak..
İlk hafta Avusturyalı rehberimiz
ile çalıştık, tüm işlemlerimizi güzelce halletti. İkinci hafta evine dönmesi
gerekti. Bizi orada bir çiftliği olan Türk kızı Zeynep ile tanıştırdı. Zeynep 7
dönümlük çiftliğinde eşi ve 2 çocuğu ile yaşıyor. 2. Haftamızda bize Casa için
yardım ediyor. İsmail ve bana bu hafta ne yapmak istersiniz dedi Casa’da ,
bizde oğlumuza çalıştık yeter gibi bir cümle sarf ettik. Bu kadar yolu sırf
bunun için mi geldiniz dedi. Kendinize çalışın. Ne kadar da doğru söyledi. Biz
iyi olmazsak oğlan ne kadar iyi olabilir. Ayrıca işiniz için Joao’dan yardım
talep edin dedi, ruhani rehber yardımı gönderiyor işinize uygun görürse dedi. Akşam İsmail’le karar verdik sabah o gidecek
Joao’ya hastalarına,işine yardım isteyecek öğleden sonra ben gideceğim. İsmail
heyecanla hazırlandı , ben meraklı ve heyecanlıydım. Kocamın doktorluğuna hep
hayran kaldım, sırf çocuklara olan sevgisinden onu iki kat sevdim, hep daha
iyiyi öğrenmeye olan merakına hayran kalmıştım, inşallah buradan da istediği
sonucu alırdı. Öğlene doğru döndü ve Joao’nun hazır değilsin cevabını aldığını
söyledi. Ben üzüldüm ona vermediyse bana hiç vermez dedim. Öğleden sonra Zeynebin
ardına taklaştım heyecan ve merakla. Joao’ya danışanlarıma şifa için yardım
isteğimi bildirdim, cevabı peki kzım sana ruhani rehberlik veriyorum, her şey
güzel olacak, buradaki kitapları Türkçe’ye çevir oldu, şoka girmiş donmuştummm,
dondummm kime bana mı, bir süre kendime gelemedim, öyle bir derin değersizlik
ve hak etmeme varmış ki içimde, ben bunu hak edecek ne yaptım dedim…..
Sonra Zeynep’le vitamin bara
gidip bunu kutladık,Zeyneb’e çok teşekkür ederim, insanlığın şifasına destek
duygusundan dolayı, harika bir vitamin içeceği hazırlayan cafe var herkese
tavsiye ederim. Casada’da tropik meyveler var çok ucuza satılan, bir de
Casa’nın her yerinde taş mağazaları, tabi Joao’nun mağazası da çok güzel, Joao
boş zamanlarında orada oturuyor, herkesle samimi bir şekilde muhabbet ediyor,
taka jipiyle ortalıkta sade bir şekilde geziniyor. Brezilya insanı sıcak,
samimi,içten..
Akşam tüm arkadaşlarımızla
toplanıp Yasin okuduk, başlarımızı örttük, kendi, dinimizde Allah’a seslendik.
Hoteldekiler meraklı gözlerle bizi izledi. İlahiler okuduk. Buradaki
dostlarımız bambaşka güzellikte. Hepsi birbirine yardım ediyor. Tekerlekli sandalyelerini taşıyorlar, görmeyenlerin
elinden tutuyorlar.Hastalık öyle zor bir süreç ve sınav ki. Uzun yıllardır
engel yaşayan arkadaşlarımı izliyorum burada, hepsi de hayata daha olumlu
bakıyorlar, basit dertleri dert etmeyerek yaşamda ilerleme çabası
gösteriyorlar.Kesinlikle daha inançlı ve daha itikatliler..Yıllardır
yürüyemeyen ablamız var, kızı ve kız kardeşi getirmiş onu, rüyalarında Joao’yu
ve şifayı görüp gelmiş, eşini sevgiyle kucaklayan eşi görmese de kendi
gözleriyle eşine göz olan dünya tatlısı, yardım sever arkadaşımız var, ta
Almanyalardan gelip bize durmadan çeviri yapan,gözleri görmese bile Çağatay’ıma
fizyoterapi yapan güzel yüreklimiz var, çeşit çeşit , renk rengiz, oğuları
yürüsün diye anneleri beyin felci geçirdiği halde yüreğinin yarısı Türkiye’de
kalarak gelenimiz var, var oğlu varız..
Bu arada küçük afacanım ünlü
olmuş. Onun burada olduğunu duyan Türkler oğlumuzu görmeye hotele ziyarete
geliyorlar, hepsine çok teşekkür ederiz. Hotelde toplandığımız küçücük bahçemiz
var.
Akşamları hotelin önünde
çocuklarımızı uyutup toplanıyoruz geç saatlere kadar çekirdek çıtlayıp
dertleşiyoruz. Bazen hotel kapıları kapanıyor, görevliler uyuyor sokakta
kalıyoruz ama bundan da çok zevk alıyoruz. Türk kahvesi makinalarımız var kahve
yapıp sigara tellediğimiz oluyor umuda yolculuğumuzda.. Hava sıcak hotel
Casa’ya 15 dk mesafede, sıcakta bıngıldağımızı korumak için şapkalar takarak
ilerliyoruz, gruplar halinde. Arkadaşlar bir ara sokakta çok hoş kafe tespit
etmişler oraya takılıyoruz. Tek büyük markete, kafile halinde gidip kahve alıyoruz sevdiklerimize. Burada
alınacak hediyelik eşya sadece kahve ve doğal taşlar, başka da bir şey yok
zaten..
Benim rehberliğimi kutlamak için
kocam dışarıda yemeğe götürdü,bir gece, pizza yedik , berbat bir lezzetti.
Kahrolsun bu yemek sevdama. Hiçbir yerde yakamı
bırakmıyor.Dönüşte herkes koşa koşa yanımıza geldi neredesiniz diye .
Niye , ne oldu ki ? Joao ziyarete gelmiş hotele herkes sarılmış, resim
çektirmiş, bir biz yokmuşuz, üzüldük ama yapacak bir şey yok. Oradayken
onu 1 sn daha fazla görebilme
çabasındayız daima. Gündüzleri canlı canlı ameliyatlar yapıyor ve biz de hayretlerle
seyrediyoruz..
Antepli arkadaşımız erkek ve
gencecik kanser olmuş, eşi ölmüş, oğlu da engelli. Kendi için değil de oğlu
için o kadar yolu baba oğul gelmişler. Oğlu Çağatay’ı bebek arabasında
gezdirmeye bayılıyor. Biz de ona oğlanı verip eğlencelerini karşıdan
seyrediyoruz..
Otelde her gün aynı tip yemek
var. Et, tavuk, salata, pilav, barbunya, bazen iyice sıkılıyoruz ama lezzetsiz
yenilmez değiller. Bazen artık gıdaklamaktan korkuyoruz. Odalarımız küçücük
hiçbir elektronik alet yok.
Meditasyon odasında elimde Yasin
, dua kitapları, hoopono’pono larımla üstte dönen vantilatörün serinliği yüzüme
vururken oğlumun iyileştiğini hayal ediyorum. Sevdiklerime ve danışanlarıma
dilimin döndüğünce yardım talep ediyorum, dünyanın iyiliğine hizmet etmelerini
istiyorum. Tek bir çıt çıkarmak yasak. Hemen görevliler gelip uyarıyor.
İnsanlar sabah 8’den akşam 6 ‘ya kadar dua edip ve meditasyon halinde
kalıyorlar. Hiçbir şey olmayacak olsa bile kendine içine yolculuk etmeye bu
kadar zaman ayırmak hayırlı bir şey..
Arada Casa’da ki marketten su
alıyoruz , sulara şifa çalışılmış ve bol bol su içiyoruz..
Oğlumun belki de kendini feda
ederek bizlere gösterdiği derinleşme ve
şifa yollarına şükranlarımı sunarım, onun annesi olarak beni uygun gördüğün
için sana minnetarım (ara ara ağır gelerek bu duruma itiraz etsem de sen
ağzımdakine inanma ) . Rabbim senin mütevazi hizmetkarlarınızız , bize
gösterdiklerin ve verdiklerin için sevgimizi sonuna kadar dünyaya açmaya
niyetliyiz.
Umut imanın ışığıdır, bizden
umudu eksik etme.
Neyse sözde meditasyondayım
zihnimden neler geçti ve neleri kaleme aldım yine, birgün sadece anda
kalabilmeyi deneyimleyebilecek miyim acaba..
Allah inananların dostudur.
Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Bakara 257
Casa’dan sevgiler..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)