Uzun
zaman oldu bloga yazı yazmayalı..Belirli dönemlerde , değişik ifade şekillerine
ihtiyaç duyuyorum. Bazen sözlü anlatımlı , bazen susarak sadece gözlü anlatımlı,
bazen de yazarak anlatımlı günlerim oluyor ama sanırım benim için en tercih
edileni yazılı anlatım, normal hayatta düğmeme bastığınızda hiç susmasamda hislerimi ifadede yazılı anlatım benim için
çok kıymetli.Sözümün kesileceği ve duygumun aktarımının yarım kalacağı ile
ilgili bir korkum var sanırım…Öyle yoğunlaştı ki hayatım son zamanlarda kendime
vakit ayırma lüksümün dahi olamadığı günler yaşıyorum, bir taraftan da
yazamamanın ızdırabını çekiyorum. Çünkü çok eğlenceli ve farklı deneyimler
yaşıyorum ve herkesle paylaşma isteğim ve heyecanım devam ediyor. Geçen yıl
John of God Meditasyonu için Antalya’ya gitmiştim. Hamileliğimde gittiğimiz
Hindistan inzivasında çok tatlı bir arkadaşım olmuştu Sanem…O yalnız gelmişti
Hindistan’a ben eşimle..Eşimle gittiğim halde erkeklerle kadınlar ayrı
binalardaydı, biz Sanemle birlikte kalıyorduk.. Az yememiz gerektiğini
söylüyorlardı, detokstaydık ben zaten hamilelikte mide bulantısı içindeyim
yemekler iğrenç kokuyordu ama odamızda gırtlağımız Sanem’le hiç durmuyor ha bire
atıştırıyorduk.. Maymunların camımıza geldiği harika bir 15 gün geçirmiştik
beraber. Bhagavan’ın huzuruna çıktığımızda Bhagavan bana çok özel bir
kristal çocuğun olacak demişti, Sanem
onu hiç unutmuyor, ben bazen unutuyorum işte..Benim hiç İngilizce bilmeden
herkesle sıkı pazarlık yapıp ucuza ürün alışlarımı da anlatıp
duruyor..Antalya’ya gitmeden önce Edirne’ye merkezime gelmiş ve Theta eğitimi
vermişti. Ben de bu eğitimi zarafetten almıştım, onun ve danışanlarımın yanında
olduğumu hissetsinler diye bir de mesleki olarak birşeyleri bilme isteğimle..
Edirne’deyken Çağatay’la çalışmak istiyorum ama izin yok bana demişti.. Ne
demek olduğunu pek anlamadım ama üstünde de durmadım ne de olsa ben enerji olarak Çağatay’ı sadece John of God ile çalıştırıyordum
( Ve benim için ,bizim hayatımızda yaptığı değişimler fazlasıyla yeterliydi)
Neden mi çünkü enerji çalışmaları çok hassas konudur. Karşındakinin enerjisi de
sana geçer, sana çalışan kişi yeterince dengede değilse sen de o alanda
kaybolabilirsin. Ayrıca da John of God ile çalışmak bize yetmiyorsa
inançsızlığımızı bitirememişiz diye düşünürüm. İnsanlar bizle john of God’a
daha geldikleri an bazen bir tatminsizlikle oradadırlar daha oradayken başka
kapılar arayışındadırlar , sol beyinleri devrededir ve zaten orada da
olamayacağına baştan karar vermişlerdir.Bence kararları biz veririz ve
Yaradan’da bizi gözlemler ,eğer gerçekten olamayacak diyorsak ve mücadeleye
devam kararı almışsak Yaradan peki o zaman gücünü sınamak istiyorsan sına diye
bize alan tanır..Yada bir şey olamıyorsa mutlaka o hastalıkla öğreneceğimiz
dersler devam ediyordur, dersleri almadan oyundan çıkmak mümkün değildir…Oyun
diyorum en ağır hastalık sınavlarına bile çünkü benim için hayat
büyümek,öğrenmek ,gelişmek için bir oyun
alanı ….Sanem’le Antalya’da buluştuğumuzda onun ofisinde Mucizenin Doğumu’nun
kitap sohbetini yaptık akşam yemeğe çıkmaya karar verdik ve o gece misafiri
olan Yeşim ve ailesi de yemeğe katılıyordu..Tabi ki balık yemeye gittik , küçüklüğümde
gözlerimde ki miyobun iyileşmesi için zorla yedirilen balıktan nefret
etmiş,aileme tepkimi göstermek için
yıllarca yememiş, yaş aldıkça tam bir balık aşığı olmuştum..Zevkli balık
muhabbetindeyken muhabbet Theta’ya geldi ve Yeşim Vianna’nınserebralpalside iyi
olduğunu ve Yaratıcıya sorarak hiçbir karşılık almadan bazen hasta kabul
ettiğini söyledi..Ben humandesinge göre dalak otorite ile yönetiliyorum. Dalak
otoriteler , bir nevi deli olabiliyor bence anında gelen bilgiyi değerlendirip
saniyeler içinde kararlar alabiliyorlar..Karar aldım o an lütfen kendisine
sorar mısınız Çağatay’a da bakabilir mi ? Sanırım Çağatay’ın bu kadar
ilerlemesinde dalak otoritenin büyük önemi var ne zaman ondan gelen sese kulak
verirsem kapılar bana ve oğluma teker teker açılıyor..Tek başına zihin insanı
hiçbir yere götürmüyor..Zihin çok sorgucu oysa iç ses nerdeyse hiç yanıltmıyor
insanı..O gece Çağatay’In durumunun Vianna’ya bildirilmesi için anlaştık..Sanem
ve Yeşim bizi kırmayıp devreye girmişlerdi , bir de Uçgun var Sanem’in yanında
geleceğin yardım meleği, gözleri çakmak çakmak .Anlıyorrsun ki bu kız insanlara
yardım için adanmış bir ruh. Bir işe sadece iş olarak değil gönül olarak
bakanlara bayılıyorum. Uçgun tarafından İngilizceye çevrilen Çağatay hikayesi
Burhanettin’e ulaştırılmış ve Burhanettin’de Vianna’ya haberi
uçurmuştu.Burhanettin kim derseniz gurur duyabileceğimiz bir Türk
evladı.ThetaHealing’in tüm takı tasarımlarını kendisi yapıyor ve onun ürünleri
tüm dünyada satılıyor ayrıca çok imanlı hastalıklara hiç dayanamıyor ve hemen
yardım etmek istiyor….Tabi ben o zaman onu tanımıyorum, Sanem’den bir süre sonra
haber geldi Vianna Çağatay’ı kabul etmiş..EEEE peki şimdi ne yapacağız hiç
düşünmeden atladık olaya, yolu yordamı da bilmeyiz.Ne yapılacağından da haberimiz
yok..Ya Deniz herşeye atlarsın hemennn
der demez ilk eğitim Dubai’deymiş oraya gitmemiz söylendi….Vianna bu arada
dünyayı gezip Theta eğitmenleri yetiştiriyor, Müslümanları seviyor ve Müslümanlar için düzenli olarak
Dubai’ye ye gelerek eğitim veriyor hatta
bizim 99 Esmamızla kafa yoruyor bugünlerde.. Bu arada kendim de eğitime girmek
istiyorum belki çocuğuma ve diğer ihtiyacı olan kardeşlerime daha fazla bilgi
alarak yardımım olur diye….Derse gireceksem tek başıma Çağatay’la yapamam
öyleyse yardımcım da gelecek bir de çevirmene ihtiyacımız var..İpek Senem’e
haber verdim eğitime Dubai’ye gidelim mi diye , oda bu eğitimi almaya meraklı
olur gidelim dedi. .İşlemleri başlattık, heyecanla ve apar topar soluğu
Dubai’de aldık ..Çağatay,ben,Sibel ve Senem olarak..Yanımıza yazlık kıyafetler
aldık aklımız sıra çok sıcak yere geldik ya..Bir de ne görelim kum çölünün
ortasında gayet serin hava..Beklentimin aksine Dubaideki Araplar çok zarif,
engellilere karşı hassas.Klimalı otobüs durakları var, yemekler harika, kocaman
alışveriş merkezleri var ama başka da bir şey yok, normal zamanda gidip bir
şişe suya 20tl , normal bir pizzaya 100tl verir miyim tabi ki çöl sevdam da yok
cevabım hayır..Ama olay Çağatay ve hepimizin iyileşmesine katkı sağlamaya emek
vermek olursa fizana giderim, yeter ki iyileşebilme için yeni ve sömürmeyen bir
yol bulunsun.. Geldiğimizin ertesi günü ders başladı, eğitim yapılan hotel
dünyanın en uzun hoteliymiş , meydan hotel..Vianna eğitime başladı..Dünya
tatlısı bir kadın, hayatı zorluk, fakirlik, sıkıntı ile başlamış ..uzun yılar
böyle yaşamış,fakat doğuştan medyumikmiş,kanser olmuş bacağı kökten
kesilecekken bacağını tek başına theta yöntemini bularak iyileştirmiş. Sonra da
binlerce kişiye şifa dağıtmış bir kadın.Türkiye’de yayınlanan kitaplarında
yöntemi anlatılıyor.”ThetaHealigSıradışı bir Enerji Yaklaşımına Giriş” kitabını
konuyu derin anlayabilmeniz için tavsiye
ediyorum.. Naif, içten, samimi, zorluktan geldiği için halden anlayan gerçek
bir dişi..Çok hoş ders anlatıyor ..Maksadı insanlara doğru şekilde dua
edebilmeyi öğretebilmek bir manada..Yıllardır ne iş yapıyorsun diye sorsalar
Allah’ın büyüklüğünü anlatıyorum demek istemiştim, sonra deli derler diye
susmuştum..Vianna’da derste ben Yaratıcının varlığını ve büyüklüğünü
anlatıyorum demez mi ? ben şoklarda..Ders toplamda 4 gün, Türkiye’den
öğrenciler gelmiş..Hepsi de ayrı güzeller, arada sunulan servisler harika ama
benim gözüm hiçbir şey görmüyor aklım Çağatay’ın neler yaşayacağında..Derste
his yüklemeleri bolca var ve çok zevkli..His yüklemesi, sende yaşamındaki bazı
sıkıntılı durumlardan dolayı tanımlanmamış hisleri DNA’na tanımlamaktır.
Örneğin benim hayatım çok zorlukla geçti ve neşe tanımını blmiyorum..Acıyı
fazla yaşadığım için acı ile haz kavramını ayrıştıramıyorum..Bunların ayrıştırılıp,
neşenin yüklenmesi gibi…İlk gece ders bitti Çağatay’ı yarınki ders bitiminde
alacağını bildirdi Vianna .O gece meşhur Dubai Mall’a gittik..Ucu bucağı yok
arkadaş, ölmeden bebeklere bile Channel abiye kıyafetler gördüm ya yüreğim gam
yemez..Boydan boya akvaryum, içinde köpekbalığı bile var..Oğlum hep bizimle,
meraklı meraklı etrafa bakınıyor..2.gün oldu ders devam etti, akşamüstü oldu
Çağatay yanımıza geldi vebizi Vianna’nın
odasına aldılar. Çağatay’a yaklaşık 10 dakika çalıştı Vianna..Zekası tamamen
yerinde, herşeyi biliyor ona bebek gibi davranmayın, konuşmak istiyor , iki dil
biliyor ikicisini nereden öğrendi dedi, tabi kiyabancılara yıllarca yaptığı
seanslardan annesi bilmese de oğlu İngilizce komutları öğrendi, beynine, bacak
kaslarına, gırtlak kaslarına çalıştım dedi Vianna, iyi olacak merak etme..Peki
benden dolayı iyileşmesine engel olduğum ve aktardığım bir şey var mı dedim yok
o yolunu biliyor ama onun büyümesine izin vermiyorsun dedi, büyümesine izin
vermek için benle de çalıştı, gerçekten de 5 yaşında çocuğa bebek gibi
davranıyordum ben..Artık kendini ve
doğum doktorunu affetmek ister misin dedi? Sen iyi bir annesin ve bunu
kabul etmelisin.Tabi ki ben anne olarak yıllarca neyi eksik yaptım
kafasındayım.. Bende gözyaşları sel olup akıyor. Doğum doktorunu gerçekten de
affedememiştim.Eşimin arkadaşıydı. İlk kızımın doğumunu da o yapmıştı. Ama
niyeyse ben oğluma hamileliğimde daha çok güven ihtiyacı duymuştum ve kızımdan
sonra değişen fikirlerimle farklı bir doktor istemiştim. Bana ve bebeğime daha
fazla anlayış gösteren bir doktora doğuma kadar nasıl da ihtiyaç duymuştum..Her
gidişimizde sadece bebeğin sağlığını kontrol etmesi bana yetmemişti. Kendimi
yalnız hissetmiştim. Ve doğumdan sonra hal hatır bile sormaması bende hep
kırgınlık yaratmıştı.Bu kadar çok affetmenin değişim yarattığını bildiğim halde
Vianna’ya evet demek çok zorladı beni. Evet dedim herşey bitti mi , iç dünyamda
hala bu duyguyu dönüştürmeye çalışıyorum.Belki de kendi isteklerime önem
vermeyi ve kimle birlikte doğuma gireceğime karar verip güçlü olmayı
öğrenmeliydim. Evet o gün öğrenemedim ama uzun vadede bu ders bana bunu öğreti.
“SANA İYİ GELEN EN DOĞRUDUR” gerisi hikaye…Kendi isteklerimi dile getirmekte
cesur olmayı öğrendim…Ben bu kadar ağır bir sınavla öğrendim, siz sınavsız
öğrenin isterim…Sonra bana sen gerçek bir şifacısın oğlunla uğraşırken
dünyadaki görevini unutuyorsun git ve ağır hastalarla ve engellilerle çalış
şifayı verenin Allah olduğunu ve ondan yardım alabileceklerini öğret görevin bu dedi..Belki de görevimi
hissetsem de çok işime gelmiyordu.Çünkü zihnimin bir köşesinde sanki şifayı ben
yapıyormuşum gibi iyileşemeyen hastalara karşı suçlu hissedeceğim duygusu
vardı. Halbu ki benden istenen sadece onların yanında olup öğrendiklerimi
aktarmaktı.Hatta Çağatay’ın yardımcısı Sibel’e de bu hanım da bir şifa kanalı
dedi.Şifacı bir ruh olmasa Çağatay’ı oğlu gibi görüp, hayatının bir bölümünü
adar mıydı ona..Şifacılık sadece birine elle dokunup iyileştirmek miydi? Tabi
ki hayır bazen birini canın gibi sevebilmekti..Dünya üzerinde duygularını kaybetmiş
, otobüste bir engelliye yer vermekten gocunan bir dolu insan varken o oğlumun
iyileşebilmesi için her zaman yanımızdaydı, saatlerce yılmadan egzersizlerini
yaptırıyordu. Sağolsun Senem’de her an yanımızda o gezide, merakla ve heyecanla
Çağatay’ın iyi olmasını diliyordu…Allah Çağatay’ ve bizim gibi olanlara yardım
meleklerini de gönderiyor bence….
Sanırım
o günden sonra dünya üzerinde yaşadığım en mutlu anları deneyimledim..Ben iyi
bir anneyim diye havaya girdim, kendime hediye falan aldım..Bir annenin yüzünü güldürmek bile
ne büyük iyilikti böyle zamanlarda…Theta eğitimimizi , eğitmen olarak
tamamladık..Daha sonra tekrar buluşmak üzere sözleştik….Saatler süren yolculuk
sonunda eve varırken bir telefon..Yarın sabah Avrupa birliği projeniz
başlıyor..Neee ama çok uykusuzum..Proje konusu engelli çocuklara ve ailelerine
istihdam yaratmak…Sabah ders başladı apar topar
karşımda dünya güzeli engelliler ve anneleri..Bu grupla daha önce de
çalışmıştım. Bu defa sanırım Vianna’nın söylemine cevap gelmişti. Otur ve
öğrendiklerini aktar. Onlara gerekli eğitimleri verdikten sonra bol bol yeni
öğrendiklerimi anlattım. İki gelişme yaşadık orada birisi eli kırılmış açlılı
hanımın bir gün sonra alçısını söküp parmaklarını kullanabilmeye başlaması,
diğeri down sendromlu meleğin geceleri hiç uyuyamazken uyumaya başlamasıydı..
Türkiye’ye
döndüktensonra ,bir yandan da diğer
Vianna eğitimlerinin yerlerini takip etmeye başladık. Önümüzde İspanya ve
İsviçre eğitimleri vardı ..Biz de tekrarVianna ve eşinin yanına gidip Çağatay’ı
da götürmek için İsviçre’yi seçtik. Ayrıca İsviçre’de uzun zamandır gitmek
istediğim bir göz doktoru vardı. Bu doktor beyinden hasar alarak görme sorunu
yaşayan çocuklara bakıyordu ve çalışma yapıyordu.. Çok istemiştim Zürihte ki
Dr.YvonneFrei’ya Çağatay’ı götürüp çalışma yaptırmayı…..Sonunda ulaşıyorduk
kendisine de..Yine grup aynı ben,Çağatay,Sibel,Senem..Önce Zürih’te doktora ve
doktorun yönlendirdiğiosteopata gidecek oradan da St.Gallen’deVianna’nın
yanına..Vianna’nın hasta bakmadığını,baktığı hastaları mutlaka Allah’a sorup
izin olarak seçtiğini düşünürsek bizim
kabul edilmemiz yeterince şükür sebebi oldu..İsviçre sanırım dünyanın en pahalı
ülkelerinden. .Hava bedava, su her çeşmeden içilebildiği için bedava , geri
kalan her şey başlı başına uçmuş fiyatlarla ..Bizim doktorun muayenesi 600
frank örneğin. .Yalnız muhteşem bir adam, gözlerdeki doğum anında yaşanan travmayıçözmek için teknikler uyguluyor ve
bir osteopata yönlendiriyor. Osteopat bedenine ve gözlerine çalışıyor..Oradan
aldığımız cevap çok iyiydi..Oğlunun görme problemi yokk..Verdiğim cihazlarla
egzersizlerini yap ve en geç 6 ayda yine gel..Zürih’te öyle çok görülecek bir
yer yok ama Luzern kenti bambaşkaydı.. Oğlumuzu 2 günlük tedavi aralarında
gezdirmeyi de ihmal etmiyorduk.. Yanında Senem gibi bir tur rehberi olunca
gezmek zevkleniyor haliyle.. Orada öğrendiğimiz egzersizlerin düzenli olarak
yapılması ve kafa travmasına çalışıldığı için bir süre başına dokunmamamız
söylendi bize…Oradan atla trene doğruca St.Gallen’etheta eğitimine….Çağatay bu
gezilerde gayet uslu ve tam bir gezenti modunda…Gittiğimiz hotelde bizim Türk
grubundan arkadaşlar da var, tabi ki şaşırmadık hotelde çalışan Türkler
de..Dünyanın her yerinde bizim milletimizden insan görmek öyle zevkli ki..St.Gallen
cennetten bir köşe sanki, biblo şehir gibi..Hangi güzelliği ararsan var..
Hayatımda gittiğim ve gördüğüm en harika yerlerden…Her köşesi doğa
harikası…Eğitim Einstein Hotelde imiş….Bize tüm olasılıkların mümkün olduğunu
ve “Tanrı zar atmaz” sözünü öğreten o olmadı mı? 7 yaşına kadar konuşamayıp,
disleksi hastalığı ile başa çıkarak mucizevi dünya düzenini keşfeden adam.. Ben
de 40’ında hafif çaplı disleksi olduğumu fark etmiştim. Yıllarca bu halime
anlam verememiş ve kendimi hırpalamıştım harfleri eksik yazarken.
Yine
Türkiye’den gelen thetacılar harikaydı.. Çevirmenimiz Şafak, sürekli ilgili ve
yardım sever.. Geçen eğitimde de Burhanettin’de bayıldığım bir yüzük
vardı.Özellikle taşı dikkatimi çekiyordu.. Fakat ona o anda bütçe ayırmam
imkansız gözüküyor. Burhanettin ısrarlı al bunu , ne zaman olsa ödersin..Ben
yüzüğe bakıyorum, yüzük bana.. Uzun flörtleşmeden sonra kendime sordum sen
erkeklerden en son ne zaman yardım
almaya kalbini açtın , adamın ısrarlı teklifini reddediyorsun..Yada en son
değerli birşeye kendini ne zaman layık gördün Deniz ? Bu sorgulamamdan çıkan
cevap çok ta iç açıcı değildi..Oturdum iyi şeylere kendimi layık görmeye
çalıştım thetada..Sonra yüzüğü aldım kendime..Yüzükteki taş zultanitmiş.Bu
taşın kaynağı Türkiye imiş. Ülkeme döndüğümde ne gördüm dersiniz aslan burcunun
taşıymış ve bu burç bunu taşımalıymış.Bir kez daha kalbinden gelen sesin
doğruluğunun teyidi olmuştu bana….Oraya gittiğimde moralim iyi değildi. Neden
deseniz çok açıklamam yok. Sadece yaşlandıkça dolunayda ve yeni ayda değişik
ruh hallerine büründüğümü ve çoğunda melankolik olduğumu söyleyebilirim size.
Vianna’ya Türk motifleri ile hediye götürmüştüm. Elime 1 dk. dokundu ..Nasılsın
diye sordu? Ben ağlamaklı , şöyle böyle diyorum. Yarın daha iyi olacaksın
diyor.. Ve şu an burada çok açıklayamayacağım mucizevi gelişmeler yaşıyorum
ertesi gün. Thetanın 2. İleri modülündeki çalışmalar ilkinden çok daha iyiydi
benim için….Beni thetada en etkileyen kısımlardan biri istediklerinizin
olmasına çalışırken tersten gitmesi…Örneğin oğlum tamamen iyileşirse en kötü ne
olur? Sorusu…Şimdi herkes çok iyi olur , kötü ne olacak ki diyecektir
biliyorum….Ama kesinlikle öyle değil. .. İnsanların bilinçaltında mutlaka
bilmeden tutundukları kalıplar oluyor.
Vianna bu defa Çağatay’la çok kısa çalıştı ve bana döndü…Bu iyileşme olursa en
kötü ne olurrrr???? Yalnız kalırım korkum çıktı altından….Ben yine göz yaşları
ile benim tarafımda ne varsa oğlumun iyileşmesi için çalışalım söyleminde.. Bu
defa sert bir kadın vardı karşımda, bu sertlik beni silkelemek içindi tabi
ki…Yalnız kalma korkuma çalıştı bu defa.. Kendime güvenime, Çağatay
iyileştikten sonra kendime ait neler yapacağıma….Benim yolumu açmıştı adeta….Anneyle
çocuğun iyileşmesi birbirine bu kadar bağlıydı ve tekrar görmüştüm ki sen
değişirsen her şey değişir..Kafam bir dünya , deli sorular ve cevaplarla
ayrılmıştım odadan.. Allah ne verdiyse koy verdim kendimi ağlamaya….Daha sonra
ki gün dersimiz bitti ve biz ülkemize döndük değişik armağanlarla.. Oğlun seni
tamamen iyileştirip, dönüştürecek demişti Vianna..Gerçekten oğlum mu
dönüşüyordu, yoksa ben mi köktennn…
Ülkeye
döndüğümde eşime çalışmaya başladım. Eşimde hangi korkuyu yakaladım dersiniz
???Yaşım ilerledi Çağatay’da iyileşirse diğer çocuklarım gibi gider ve yalnız
kalırım!!!!Çok manidar değil mi ? Hepimiz birbirimizin aynasıyız….O günden bu
güne Çağatay market arabasında tek başına oturarak gezmeye başladı, blue demeyi
öğrendi ve ellerini sonunda bilinçli kullanmaya başladı…Tabi ki bu arada
Çağatay aynı anda onlarca eğitim alıyor. Yüzme, konuşma terapisi, fizyoterapi
vs.vs..Bizim yaptığımız ruhsal kısımda ilerleyip oğlumuzun daha fazla yolunun
açılmasına destek vermekti..Vee eşim de bu eğitimi önce benden alıp Vianna ile
tanışmayı kabul etti.. Bende ne oldu dersiniz 5.Evos Angel’s Ödül töreninde
Türkiye’nin En İyi Ruhsal Gelişim Uzmanı seçildim. (Hatırladınız mı yüzük
olayında kendime iyi şeylere layık görüp, hak etmeyi çalışmıştım) Şükürler
olsun, Yüce yaratıcıma..
Vianna
yaradan 7.kattadır der, biizim dinimizde de biz gökleri 7 kattan yarattık
cümlesi vardır. Yaradan şifayı verir, sizin göreviniz şifayı gözlemlemek ve
tanık olmaktır der..
Lütfen
isteklerinizi olmuş gibi mutlaka hayal edin…….O zaten bize verecektir
hatırlayın hadis ne diyor Allah size vermeyeceği şeyin duasını ettirmez…..Bu
yılın harika bir sinema filmi var, ismi “baraka” mutlaka izlemenizi tavsiye
ediyorum. Tüm anlattıklarımı fazlasıyla betimlemiş..…
Şimdi
içimde kocaman bir duygu bir ruhsal babam vardı John of God şimdi ruhsal annem
var ViannaStibal..Vianna’nın John of God’dan farkı ne derseniz. Bir dişi olarak
yaşama hizmet etmek için, gördüklerini ona gösterilen ve öğretilenleri
ilerleyen yaşına rağmen yılmadan harf harf anlatıp aynı bizim dinimizde
öğretildiği gibi hiç aracı kılmadan şifayı Allah’tan isteyebilme tekniklerini
insanlara aktarması derim size…
YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY Yaşamak ne güzel şey Anlayarak, bir
usta, kitap gibi Bir sevda şarkısı gibi Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...
Yaşamak birer birer ve hep beraber.. İpekli bir kumaş dokur gibi.. Hep bir
ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi Nazım Hikmet Ran