21 Aralık 2012 Cuma

Klasik Aile Dizimi Yöntemi Nedir?


Klasik Aile Dizimi Yöntemi Nedir? 
Bert Hellinger tarafından geliştirilen Aile Dizimleri metodu, sorunu ele alınan bireyin güncel ya da köken ailesinin veya ait olduğu sistemin "temsili" olarak dizilmesine (görüntülenmesine) dayalı bir grup çalışmasıdır. Bireyin probleminin çözümüne yönelik olarak, bazı aile üyeleri "temsilciler" tarafından yansıtılır. Dizim çalışmaları sırasında seçilen temsilcilerin, temsil ettikleri kişinin ailesinin çekim alanına (kolektif bellek) girip benzer patalojik davranışlar sergiledikleri gözlemlenmektedir.

Tüm dünyada yankı uyandıran bu yaklaşım, içinde bulunduğumuz sistemdeki en derin dinamiklere erişebileceğimiz bir süreçtir. Bu dinamiklere eğilmenin ardındaki amaç, hastalıklar, depresyon, endişe, korku, mutsuzluk, bağımlılıklar ve yalnızlık gibi yıkıcı yaşam unsurlarında kişileri tuzağa düşürmüş olan, gizli kalmış sadakatleri ve bilinçaltındaki kimlikleri daha iyi anlamak ve açığa çıkarmaktır.

Bu yönteme göre, nesiller öncesinde aile üyelerinin yaşadığı "ağır travmalar", bir anlamda kader olarak bizlere atalarımızdan miras kalmaktadır. Aile içinde zamanında çözülememiş her blokaj, bir sonraki kuşak tarafından bilinçsizce üstlenilmektedir. Kuşaklar arasında yaşanan kör bir sevgiye dayalı bu bilinçdışı aktarım, kişinin hayatının çeşitli alanlarında kilitlenmeler yaşamasına sebep olmaktadır. Bu kilitlenmelerin sebebi, geçmişte aile büyüklerinden birinin başına gelen kürtaj, intihar, aile dışına itilme, evlatlık verilme, cinayet, sevdiğine kavuşamama, sevdiği kişiye yapılan büyük bir haksızlık vb. olabilir. Kişinin şu anda yaşadığı depresyonunun nedeni, 50 yıl önce  yapılmış bir kürtaja, bebek yaşta ölüp unutulan ve adı hiç anılmayan bir dayıya dayanabilir... Ya da partner ilişkilerindeki çözümsüzlüklerin nedeni, hiç tanınmayan bir aile büyüğünün yaşadığı veya yaşattığı ilişkisel- duygusal bir travma olabilir.

Kolektif vicdan; kör bir güdüyle aileden hiçbir üyenin dışlanmasına, haksızlığa uğramasına, acı, mağduriyet yaşmasına müsaade etmez. Dolayısıyla geçmiş, yaşanmış ve bitmiş olsada geçmişin travmatik etkileri, kişinin (kendi bilincinde olmasada) şu anda yaşadıklarında belirleyici rol oynamaktadır.

Geçmişte yaşanan tüm bu travmalar "morfojenetik bir alanda kaydedilip", ailenin sahip olduğu kolektif vicdan gereği bilinçdışı bir şekilde yeni nesiller tarafından üstlenilerek ağır bedelleri çok uzun yıllar sonra bile ödenebilmektedir. Ünlü İngiliz biyolog Rupert Sheldrake tarafından geliştirilen morfojenetik alan teorisine göre, kalıtım yalnızca genler yoluyla değil, morfik alanlar yoluyla da aktarılır. Bu alanlar, söz konusu türün kolektif belleğini oluşturur. Alan, türün her bir bireyi ile zenginleşirken her bireyde bu kolektif belleğe "bağlanır". Morfojenetik alan teorisi, dizim çalışması sırasında temsilcilerin "temsili algılamaları" ile aile belleğine erişimi deneylemelerine bir açıklama getirebilir.

Bu yöntemle cinsel sorunlardan bedensel hastalıklara, ilişki sorunlarından bağımlılıklara kadar yaşamın herhangi bir alanında kriz ya da kilitlenme yaşayan kişilere sorunlarının kökten çözümünde destek sağlanır. Dizimler esnasında, kişinin içsel gözündeki aile resmi ortaya konularak çeşitli kilitlenmeler, blokajlar içeren bu resmin terapist tarafından adım adım değiştirilmesi ile herkes için aydınlatıcı ve özgürleştirici olan "çözüm resmi"ne ulaşılır. Özetle kilit kırılır ve aile ruhu kendine özgü derin hareketleri ile akmaya başlar ve sorun/hastalık çözülür.

 Hocam da soyadı gibi insana zarar vermeyecek olanın yanında olmaya kendini adamış kimse. Umarım biz de adım adım onun rehberliğinde başarıyla dizimlerimizi yapar, insana kayifle hizmet edebiliriz. Benim dizimim büyük bir dizim oldu. Tüm aile fertlerimiz hatta eskiden ait olduğumuz ailelerimiz,çocuklarımız ve yeni doğacak yavrumuz. Böyle bir aile düzeninde benim önce yaşama, kendine sonra eşine ve çocuklarına güvenle bağlanabilen biri olmamdı istenen. Yaşama güvenle bağlanabilmek ne önemli bir kavram. Yaptığımız binlerce yanlış, yaşamak istemeyip yaşamak zorunda kaldığımız yüzlerce acı kesit aslında güvensiz bağlanmadan dolayı. Hoş insanların yüzde sekseni bir şekilde  güvensiz bağlı hayata. Güvenli bağlanma olgusu ilk üç yaşımızda gerçekleşiyor. Bu dönemde anne ve bebeğin arasında kurabildiği veya kuramadığı bağ yaşama yansıyor. Tüm ebevynlerin yada ebevyn adaylarının güvenli bağlanmayı öğrenerek yola çıkması, yolda ilerlemesi zorunluluk gibi gözüküyor bence. Güvenli bağlanma ile ilgili ebevynlere eğitimler planlıyorum gelecek zamanlar için. Neyse ben bol ağlamalı bir aile dizimi geçirdim, geçmişinle zarifçe özgürleşmek. Bugüne kadar yaşamında devam ettirdiğin hayat  oyunun dışına çıkabilmek. Anne ve babama “kendim için size hayır diyorum” diyebilmek oldukça zor oldu benim için. Bu hayır hayırlı bir hayır. Kendime ve yaşama başlangıcıma evet demek için söylenen bir hayır. Yani sizin hayatınız size benim hayatım bana demek. Hiçbir insan kaç yaşında olursa olsun ebevynine hayır demek istemez onlardan kopmak istemez. Aralarındaki sembriyotik bağı devam ettirmek için ona zarar veren bir şeye dahi devam etmek ister.  Örneğin bir kadının babası genç yaşta vefat etti ve annesi dul kaldı , o kadın annesinin dul kaldığı yaşta yada yaşlarda eşinden ayrılabilir anlamadığı bir şekilde sonra da karşı tarafı suçlayabilir aslında bilinçaltında anneciğim bak ben sana sadakatle bağlıyım,ben de sen gibi yalnızım ve senin çektiğin acıları daha iyi anlayabilmek için senin yolunu devam ettiriyorum mesajı verir. Kendisi bunun farkında bile değildir ama bilinçaltı böyle işliyordur. Örneğin kişinin dedelerinde iflas var, çocuklar anlamadan bu modeli örneklerler ve iflas yada az para kazanmak olarak hayatlarında devam ettirirler. Aynı aileden her çocuk aynı kaderi mi yaşar hayır, hepsi ayrı bir ebevyn veya atayla bağ kurar ve kurduğu bağın sıkıntısını yaşamında bunu devam ettirir.  Bir anlamda bu tarz oyunları bozup, layık olduğu hayatı yaşamasına destek veren programdır aile dizimi. Sizin Allah'ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler."( 12.40). Biz bazen atalarımıza körü körüne taparız onların yaptığının en doğru olduğunu onların bildiğinden başka bir şey yaparsak mahvolacağımızı sanırız. Aile dizimi bu düzeni değiştirmeye yönelik çalışırken Kur anı Kerim’de en az 40 yerde bunu vurgulamıştır. Eğer bu sırı çözüp, kendimiz olursak ışıklı yol, istenilen yaşam bizi sevgiyle kucaklar… Neyse burada yaşadığım aile dizimi deneyimi benim hayatımda ciddi güzel hoşluklar ve armağanlar getirdi. Bakış açını değiştirirsen tüm yaşadığın hayat değişebiliri bir kez daha gösterdi. Ailemle , parayla, işle ilişkilerim değişti.

Bir gün babamın bir arkadaşı aradı. Size bir bebek getirmek istiyoruz dedi. Tam da bu sırada çok yorulmuştuk ve İtalya turu yapmak istedik. Ben sıcak ülkeleri hep çok severim ve cazip görürüm. İtalya görmek istediğim belki de yaşlanınca yaşamak istediğim bir ülkeydi. Hamileliğimin 7. Ayı olmuştu. Geçen hamilelikte 21 kilo alarak rekor kırmıştım. Bu hamileliğimde sadece 5 kilo almıştım. Bu sırada da hala güzel şekilde gidiyordu bebeğimin gelişmesi. Babamın arkadaşı geldi ve bebeği getirdi. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlere sahipti, gencecik güzeller güzeli annesi ve anneannesi yanında. Ailenin ilk bebeğiydi, tıpçılar bu bebeğe yapılacak bir şey yok demişler. Anne gözlerime bakıp gerçekten yok mudur sizce diyordu. Tek cevabım “Muhakkak zorlukla beraber bir kolaylık vardır.  (İnşirah Suresi 5) “ .İçim burkuldu, böyle güzel bir erkek çocuğu görmemiştim.Onları bir daha da görmedim. Şimdi görmek isterdim onlarca tavsiye edeceğim şey, söyleyebileceğim söz olurdu belki de. Ama herkesin, her canlının kendine ait bir kaderi yolculuğu var. Ama başkalarına düz ara gerçeği söylüyorum diye düşünüp, gerçeğin heran değişebilir olduğunu göz önüne alamayan hadi bu dar kalıplarla hayatını daraltıyor başkalarının da hayatını kurduğu cümlelerle kolayca daraltan ve can acıtan kişiler için tek ve kesin bir sözüm var. Her şeyi sadece Allah bilir. Mutlak doğru ya da mutlak son yoktur. Her şey ama her şey değişebilir veya gelişebilir. Bir anneye evladı için bu çocuktan hayır gelmez demenin nasıl bir şey olduğunu hiç anlayamam, anlamak ta istemem doğrusu.  Bilim de her an değişebilen, gelişebilen bir sistemdir. Yaşamdaki temel sırrın empati olduğunu düşünüyorum. Bir insan başka bir insanın yerinde hiçbir zaman olamaz, herkesin tüm deneyimleri kendine özeldir. Birbirine benzer olaylarda bile mutlak farklar vardır. Yine de insansak bir parça da olsa karşımızdakinin yerine kendimizi koyabiliriz. Ben bir ebevyn olsaydım veya böyle bir kardeşim olsaydı karşı taraftan hangi üslupla cevap almak isterdim ?  Sadece bir  dakikanı alır bunu düşünmek. Her olayda da böyledir. Hiç geçmediğimiz yollar için, hiç yaşamadığımız tadını bilmediğimiz deneyimler için atar tutar, düz ara acımasızca konuşur dururuz. Karşındakinin canı acıdı mı, ya da bu insan sana inandığı için tekamülünde( ruhsal yolculuk) senin yüzünden değişim oldu mu, acaba kendine aynısı yapılsa ne hissederdin bunları düşünmeyiz. Başkasının başına gelmiş olan yaşamsal bazı gerçekler bizim başımıza hiç gelmeyecek  sanırız veya benim de başıma gelebilir diye ruhumuzun içinde bir yerlere saklanırız. Oysa hepimiz insanız ve her an her şey insan için.  Arkadaşım Tuna yeni bir söz paylaşmış “Sana kusurumu gösteriyorum insanım diye. Belki anlarsın insansın diye”

Balayına bir yere gidememiştik, eşim bunu balayı hediyesi kabul eder misin teklifi ile geldi.  İkimiz İtalya yollarını tuttuk yorucu bir dönemin ardından. Harika bir turdu. Napoli’den Milano’ya uzanan. Her günü ayrı güzel, neşeli geçti. Mutfağı ve yemeği de çok severim İtalyada pizza yemeyi de sevdim. Kuşkonmazlı pizzalarını beğendim tavsiye ederim. Roma çok kalabalık ve fazla tarihti biraz boğuldum. Sokaklarda saatlerce gezdik, yorulduğumuzda banklarda uyuduk. Bir gece tur grubundan ayrıldık , gece hotele geri döneceğiz otobüse bindik, inmemiz gereken durağı kaçırmışız son durağa geldik hiç bilmediğimiz gayet karanlık bir yer, dil bilmiyoruz . İndiğimiz yerde geri götürecek ne bir taksi var nede bir otobüs.Yoldan geri doğru ilerlemeye başladık ben ciddi ciddi ürperdim. Yolda 2 tane darmadağınık zenci gördük, derdimizi anlattık gelin bizle evimiz orada dediler İngilizce yapacak hiçbir şey yok arkalarına taklaştık gidiyoruz. Ben İsmail ya bizi kötü bir yerlere götürüyorlarsa diyorum başka şansımız yok diyor. Gerçekten de çok iyi insanmışlar hotelin kapısına kadar bizi bıraktılar. Eşimin 50. Yaşa girdiği 25 Temmuz da Venedikteydik. Çok güzel bir doğum günü oldu. İkimiz, karnımda bebeğimiz ve Venedik. Ayaklarımızın altında sular, taşların üzerine uzanmışız çok güzeldi çooookkkkkkk…….Seviyorum italya’yı, Tanrı iyi ki İtalya gibi güzel bir memleket vermiş hiç gelmek istemedim oralardan  bana kalsa oralarda kalırdım, gönlüm gözüm açıldı valla. Dönüşte uçağa bineceğiz, görevliler hanımefendi siz kaç aylık hamilesiniz diyorlar bilseler 7 aylıkım Türkiye’ye uçakla yollamayacaklar Allahtan kafayı çalıştırdım 5.5aylık hamileyim dedim de geri dönüşe geçtik. Türkiye’ye indik Edirne’ye evimize dönüyoruz. İsmailin telefonu çaldı. Eşimin arkadaşı, kızımın sınıf arkadaşının babası Oğuz arıyor. Eşiyle aynı dönemde hamile kalmıştık. Karım erken doğum yaptı bebek sıkıştı , pislik yutmuş yoğun bakımda diyor çok üzgün çaresiz. İsmail hemen geliyorum dedi. Donmuştum resmen. İsmail hastaneye gitti bana göre tamamen sağlıklı olması için çok ümit yok bir şey söylemedim ama şu anda gördüğüm bu dedi. Anne perişan olmuş, baba öyle. Eren şuanda iyileşti. Biz ve doktorları mucize bebek olarak bakıyoruz. Annesi anlatıyor. Bebek on beş günlük olmuştu ilk defa süt verdirdiler. Sütümün her damlasına YA ŞAFİ okudum diyor. Aynı dönemde hamile olduklarımızı düşündüm onların bebeği tamamen sağlıklı olursa bebeğim engelli kalırsa yada ölürse onların yüzüne bakarken kendimi nasıl hissederim diye sorup durdum kendime diyor. Aile zaten spiritüelizme de dine de inançlı bir aile. Şimdi Eren kocaman cin gibi bir çocuk oldu. Mucizeler hep var aslında önemli olan onları görebilmek, keşfedebilmek, inanabilmekte. Bir şeyi, ONU SEVENE DEK BIRAKAMAYACAĞINIZI bildiren bir yasa vardır. Sevmek izin- vermek ve kabul etmektir. Bir şeyi sevgiyle serbest bıraktığınızda artık ona dikkatinizi vermezsiniz; ve ona dikkatinizi vermeyi bıraktığınızda, o da artık sizin deneyiminizde yer almaz...

2 yorum:

  1. İş Planlama, Ticari ve Kalkınma Finansmanı, Mülkler ve İpotekler, Borç Konsolidasyon Kredileri, Ticari Krediler, Özel krediler, Bireyler, şirketler ve kurumsal kuruluşlar için yıllık düşük faiz oranına sahip Konut Yeniden Finansman Kredileri gibi geniş bir yelpazede finansal hizmetler sunuyoruz. Genel Kredi programımızla aileniz için en iyisini alın ve hayallerinizdeki eve sahip olun. İlgilenen adayların bizimle iletişime geçmesi gerekir
    Yalnızca WhatsApp: {+ 44} 7480 729811
    Tel .... {+ 44} 7480 729811
    E-posta: (iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com)

    YanıtlaSil
  2. İş Planlama, Ticari ve Kalkınma Finansmanı, Mülkler ve İpotekler, Borç Konsolidasyon Kredileri, Ticari Krediler, Özel krediler, Bireyler, şirketler ve kurumsal kuruluşlar için yıllık düşük faiz oranına sahip Konut Yeniden Finansman Kredileri gibi geniş bir yelpazede finansal hizmetler sunuyoruz. Genel Kredi programımızla aileniz için en iyisini alın ve hayallerinizdeki eve sahip olun. İlgilenen adayların bizimle iletişime geçmesi gerekir
    Yalnızca WhatsApp: {+ 44} 7480 729811
    Tel .... {+ 44} 7480 729811
    E-posta: (iskandalestari.kreditpersatuan@gmail.com)

    YanıtlaSil