Başınıza gelen her şeyde
kendinize ya acıyabilirsiniz ya da o olayı bir armağan gibi
değerlendirebilirsiniz. Her şey büyümek için bir fırsat veya büyümenin önünde
bir engeldir. Seçim sizin." - Wayne Dye
"Kendimi, bağışlayıcılık ve sevgi sayesinde
öfkeden özgürleştiriyorum.
Biliyorum ki, acı eğer engellenemiyorsa,
zafere ulaşma yolunda bana yardımcı olmak için var.
Biliyorum ki,
her şey birbiriyle bağlantılıdır,
tüm yollar kesişir
ve tüm nehirler aynı denize dökülür."
- Paulo Coelho / Elif (Aleph)
öfkeden özgürleştiriyorum.
Biliyorum ki, acı eğer engellenemiyorsa,
zafere ulaşma yolunda bana yardımcı olmak için var.
Biliyorum ki,
her şey birbiriyle bağlantılıdır,
tüm yollar kesişir
ve tüm nehirler aynı denize dökülür."
- Paulo Coelho / Elif (Aleph)
Sizlerle oğlumuzun hikâyesini içimizden geldiğince paylaşmak istedik ve bu
siteyi kurduk. Hatalarımız olursa affola....
Hiç hata yapmayan insan, hiç bir şey yapmayan insandır.
Ve hayatta en büyük hata: KENDİNİ HATASIZ SANMAKTIR!
[Yunus Emre]
Ve hayatta en büyük hata: KENDİNİ HATASIZ SANMAKTIR!
[Yunus Emre]
Hayat ne garip, bir gün
kalkıyorsun ve senin bilinçli zihninle hayal bile edemediğin bir şey olmuş…
Toprak Çağatay
babası çocuk doktoru annesi kişisel gelişimci, yaşam koçu olan bir
çocuk.
Ben yıllar önce
İsmail’i (Toprak Çağatay’ın babasını) gördüğümde, çocuklara böyle güzel
gözlerle açık kalple bakan bir kişiyi daha tanımadığımı düşünmüştüm. Bir çocuğa
hala basit bir ilacı yazarken bile düşünür acaba gerçekten yararlı olur mu
çocuğa zarar veren bir unsuru bulunur mu diye, öyle içten sever ki çocukları bu
haliyle bile kendine âşık etmeyi başarmıştı beni.
Onun kalbine, kaşına,
gözüne, burnuna, boyuna, ellerine vuruldum öyle güzel bir vurgundu ki, otuz
altı yaşımda her gün artan bir aşk ve sevgiyle ona bağlanıyorum. Onu sevdiğim
ilk an böyle güzel çocuk seven birine ben de bir erkek çocuk vermeliyim diye
düşündüm. İnsan hep olmayanı ister ya benim 10 yaşında bir prensesim var adı
Elif Naz, öyleyse bu sefer erkek olmalı diye güzel bir hayal kurmuştum.
Uzun zaman birlikte
olup sonunda ikimizin erkek çocuğunun olmasını düşledik. İsmail’e yıllar önce
benimle tanışmadan önceki dönemde bir kahve falı bakmışlar ve senin 3.çocuğun
olacak demişler o da ama nasıl olur benim 2 çocuğum var başka çocuğum olma
imkanı pek yok demiş ama bu sözleri kalbine yazmış ya da ruhu bunu önceden
biliyormuş o fark edememiş.
Biz eşimle
birbirimizi çok sevdik ama daha önceki şartlarımızdan dolayı hep
birbirimizden kaçmaya çalıştık, her kaçış girişimimiz daha güçlü bağlanma ile
sonuçlandı ve sonunda zor şartlar altında yaşamımızda ki daha önceki dönemi
kapatıp yeni bir döneme girdik. Eskiden beri devam eden ruhsal gelişim merkımın
devam yolculuğunu beraber yaptık ,bizim bildiğimiz dünyadan başka bir dünya
da varmışı deneyimlemeye başladık. Gördüğümüz dünyanın çok daha
derini varmış ve bizle hep bağlantıdaymış. Kuantum, spiritüelizm, aile dizimi,
enerji daha birçok kavram ve gerçeklik. R. Şanal’ın Kuantum Sıçrama kitabı ile
başlayan uzun ince bir kendini arayış yolu. Ben kimim, neden buradayım, kim
olma arzusundayım, neden korku, neden sevgi, neden hastalıklar, sağlığa
değişik bakış açıları var mıdır, biz bunun içinde yer alıp kendimize
ve insanlara destek verebilir miyiz? Sonra hala ilk günkü heyecanıyla devam
eden yeni eğitimler ve parçamız gibi düşündüğümüz Edirne Carpe Diem Gelişim
Merkezini kurdum. İş yerine özellikle bu ismi koyduk ki” Geçmişe üzülmek,
gelecekten tedirgin olmak; Allah'la arandaki perdedir. O perdeyi ateşe at ki;
ardından Allah görünsün!" – Mevlana’nın bu anlattığını her an
hatırlayabilelim istedik. Anın içinde yaşayabilmeyi, geçmişte kalan ve daha
gelmemiş şeyleri durmadan kurgulayarak kırgınlık, nefret, acı ilen geçen
ömürlerin değişiminde bir parçamız olsun istedik.
Carpe Diem
Gelişim bir ev/ofis olarak kuruldu. Kalbi kocaman, kendisi küçücük
kızımla ev/ofiste yaşamaya başladık. 3 odasında çalışılıyordu, 1 odasında
ikimiz yaşıyorduk. Bir sekreterimiz vardı. İsmi Yasemin. Paramız çok az olduğu
için gündüzleri çalışır akşamları bastırdığımız broşürleri kendimiz dağıtmaya
çalışırdık. Kızım bundan büyük zevk alırdı, eğlence gibi görürdü bu işi. Edirne
ve Trakya’da ilk defa böyle bir merkez kurulmuştu ve insanların anlaması bu
konuları hayatlarına alabilmesi için zaman gerekliydi. Gün geldi firma adım
adım büyümeye başladı.
Yaşamın yeni yollarını
kavramaya başladık ve bize bahşedilen en özel deneyim olan Yaşamdan tat almayı
öğrenmeye başladık. Gözlerimiz sade madde olarak algıladığımız dünyayı mana
olarak ta algılamaya başladı. Küçük bir çocuk gibi adım adım ilerledik. Her
bulduğumuz, aslında yeni olmayan yüzyıllardır bizlere anlatan büyüklerimizin
keşfettikleri manaları sevinçle keşfedip deneyimlemeye bunları insanlarla
paylaşmaya başladık.
Zor maddi koşullar
altında her şeye sıfırdan başlamak bizim için başlı başına bir serüvendi.
Birbirimizle evlenmeye karar verdiğimizde eşim 50 yaşında bense 34 yaşındaydım
evlendiğimizde bir çok yol bir çok acı beraberliğimizde geldi ve geçti. Her
şeyin gelip geçebilir olduğunu ve acıya değmez olduğunu “acı çekmek acı
çekmenin gerekli olmadığını anlayana kadar gereklidir. Echar Tolle’nin de
söylediği gibi yavaş yavaş anlamaya başladık. Evliliğimizin başlangıç günü yani
resmi nikâhımız ilginçti İsmail öğle arasına çıkmıştı asistanı Serap’ı ve eşini
arabaya almış hadi çabuk öğle arasında imza atıp işe yetişmeliyim demişti. Bu
arada ikimiz de aslan burcuyuz ve yaşamda en iyi yapabildiğimiz kendimizi
kaybedercesine çalışmak. Hatta çalışmazsak suçluluk duyarız. Bu işi yapmaya
başladığımda neden olduğunu bir parça kavramıştım, çünkü bilinçaltı 0-12 yaşta
şekillenir bu dönem çocukluk dönemidir, bu dönemde ebeveynlerin çalışmak
zorunda olduğuna dair telkinlerde bulunursa, çalışmak zorunda kalırsan,
çalışmazsan para yok kavramını anlamadan aşılamışlarsa sen tüm yaşamını
çalışmaya adarsın. Zaten burcun özelliği de bu ikisi bir araya gelmişken bizde
iki ara bir derede evlendik…
deniz hanım ilginizi bekliyorum
YanıtlaSil