21 Aralık 2012 Cuma

kitabın devamı vee doğum


Son dönemde bebek mideme baskı yapmaya başladı ve ben inanılmaz öksürükler yaşadım. Hiç durmadan boğuluyorum gibi öksürüyordum. Doktora gittik görünen bir şey çıkmadı. Hamileliğin sonuna kadar da öksürdüm. Hep yoğun çalıştım, kasılmalar oldu. Doktora son gittiğimiz günü hatırlıyorum , annem ve gelinimiz Asiye’yle bebğimi seyrettik karnımda çok güzeldi her şeyi normaldi, tek bildiğim doktora erken tarih vermemesi için , normal akışında bebeğin gelişini belki de seyretmek için geç zaman almaya çalışmamdı. 2 hafta sonraya gün verdi. Artık her şeyi hazırlamaya başlamıştım.
Doğumun başladığı gün yoğun bireysel çalışmalar yapmıştık. Akşamüstüne doğru hafif hafif kasılmalar yaşadım. Can arkadaşım , yaşamımın en değerli armağanlarından olan Remziye’ye ya benim doğum pijamalarımı almam gerekiyor. Benle çarşıya iner misin dedim. Akşamüstü çarşıya çıktık ve güzel güzel pijamalar aldık, yolda giderken sürekli kasılmalarım oldu. Remziye’yi eve zor götürdüm, korkmasın diye de bir şey söylemedim. Sonra bu son araba yolculuğum olsun. Sanırım artık hamile olarak araba kullanmamalıyım dediğimi hatırlıyorum. Eve geldim, İsmail beni bekliyordu. Yemeğe çıkalım istedik karnımız çok acıkmıştı, canım çok ciğer istedi. Edirnenin ciğeri muhteşem güzeldir, memleketimize has ciğerin yanında kurutulup kızartılmış acı biber verirler. İsmaille yeşil acı biberi çok severiz. Senede 10 kilo kuruturum , kahvaltıda bile yeriz. En yüksek C vitamini bunda varmış. Allahtan bu işe yarıyor, acı biber yiyişimiz. Yaşama da bakıyorum, acılar bağışıklık sistemini güçlendiriyor, acı bitip zaman geçtiğinde sen artık daha kolay mutlu olmayı öğrenmiş oluyorsun. Belki böyle bir bağlantısı vardır acı biberin hayatla. Sonra yorulduğumu hissettim. Hadi patetes kızartalım yiyelim dedik. İsmail mutfağı da , kızartma yapmayı da çok sever, ben doğradım o pişirdi. Arada hırsızlık yapıp patetes atıştırdım. Sıcak sıcak bacaklarımdan su akmaya başladı. Ay tuvaletim geldi sandım, gittim baktım sadece su. Kızımda hiç böyle şeyler yaşamamıştım. Tuvaletten geldim,  yine su geliyor. Doktoru aradık, suları gelmeye başlamış galiba dedi suları artarsa hemen arayın hastaneye gidelim dedi. Ayyy çok heyecanlı ve güzeldi, hala içim kıpır kıpır, yavrum geliyooooorrrrrrrrr…… Saat 21.00’di. Yine suyum geldi, bu seferki sanki bir kova suydu. Hemen doktoru aradık, doktor hastaneye gidiyorum gelin dedi. Normalde yemek yememiş olmam gerekiyor. Aklım pateteslerde kaldı ya neyse işte. Kızımda 3 ay önceden bavulu hazırlamıştım, oğlumda herşey hazır bavula koyamadım eşyaları. Hemen babamla annemi aradık 10 dakikaya geldiler. Eşyaları apar topar bavula yerleştirdik. Kardeşlerimi aradık İstanbuldan yola çıktılar. Gelinimiz herkese çok güzel doğum şekerleri, lavantalı kuzular hazırlamıştı güzel sepetlere tek tek koymuştu ellerinle, canım benim sanki onun oğlu olacak gibi hevesliydi abla geliyoruz hediyeleri yetiştiriyoruz diyerek sevinçle..
Hastaneye yetiştik, doktorlar hazırdı, hepsi İsmailin arkadaşları, kocam da fotoğraf makinasını alıp bizimle doğuma giriyor bu da heyecanlı ve güvenilirlik veren bir his tabii….Anestezi verip doğuma aldılar…Sezeryan yapmaya karar verdiler, oğlum dünyaya gelmek isterken kanala sıkışmış, doktor çok zorlayarak bebeği almış. Bebeği doktordan alıp, yıkamaya götürecek olan hemşire yavrumu eline aldığında ayağı kaymış, oğlum elinden havaya fırlamış, herkesin nutku tutulmuş, yine hemşirenin eline düşmüş, ben baygınım anesteziden, İsmail büyük bir heyecan atlatmış. Yavrumu alıp yıkamışlar, temizlemişler, kıyafetlerini giydirmişler, babası  odaya elleriyle çıkarmış, arkadaşlarım Ebru, Melek, Remziye,Hüseyin Abim, Sevinç ve Fatih odada hazır bekleyip yavrumu karşılamışlar. Sonra beni odaya çıkardılar. İlk lafım oğlum seni çok seviyorum. Canım çok acıyor bana reiki verindi. Ebruyla, Fatih’te reiki vermişti. Uyur uyanık bebeğimi gördüm, ağlıyordu, yüzünün sol yanı mosmordu hatta kapkara, kafası kocaman olmuş ödem toplamıştı. Boyu 56 cm, kilosu 3.750gr, baş çevresi 37 cm’di. Bebeğim ağlıyordu, babası mememi tutturdu memeyi çekti, ilk gelen suyumsu sıvıyı emdi.Sonrası emmedi, uyku halini almaya başladı. O gece ablası babasındaydı, beni de alın dedi, gidip onu da aldılar. Bizim yanımızda kardeşiyle yattı yavrum. Uslu bir bebekti yavrum, öyle ağlayıp bağırmıyordu. Ağlamaması İsmailin dikkatini çekmişti, sonra da zaten 1 hafta erken gelmiş bebek sütüm yok, bir şey almadı ağzına. Babası işten izin almış,yanımızdan hiç ayrılmıyor. Nasıl da güzel öpüyor, kokluyor yavrusunu, çok güzel seviyor yavrularını yaaa,hayranım ona….Geçen doğumumda sanki yapayalnızdık,  bu sefer insanlarla, sevdiklerimizle de bolluk içindeydik şükürler olsun. Babası beslenmesini yapamadığı için şekerli su yapıp damla damla besliyordu yavrumuzaSonra uyku halinde kalmaya devam etti, zorla az az mama besledik.O anda bu kadar sorunlu şeylerin olduğunun hiç farkında olamadık…2 gün sonra evimize çıktık şenlikle , herşeyi hazır, bebeğimizin odasının kapısına Toprak Prens yazdırdık İtalyada özene bezene….Ben de bu sefer sanki daha kolay doğum acılarını üzerimden atıyordum, diğer doğumum gibi çok kötü değildim ama yine de doğum acı ve sancıları oluyor işte...Gelen giden, ev dolup taşıyor, şerbetler hazırladık tam bir şölendi... İsmini belirlemiştik İsmail Toprak olacak. Benim babasına olan sevgimden onun adını yürütsün isteğimden, Bulgaristanlı olduğumuzdan, Bulgar kimliğine zaten baba adı yazılacağından, başkasının ismini koymayın, her kişi özel bir ruhtur dememize rağmen, seminerlerde anlatmamıza rağmen ilk İsmini İSMAİL koydum. Matrix filminde falcı bir söz söylemişti bu sözü çok seviyorum . Söz şöyle:” Yolu bilmekle, yolda yürümek aynı şey değildir…..” Tekamülde (ruhsal büyüme yolculuğunda) yaşanacak bir şey varsa mutlaka yaşanıyor, önüne geçmenin imkanı yok. Nehrin önüne set çekme isteği nafile..Hamileliğimde doktor her şey normal ama karnınızdan su almamızı ister misiniz demişti. İsmai'le bebekte bir şey olsa aldıracak mıyız demiştim. Yaratıcının verdiğinin önüne geçilir mi? Nasılsa o şekilde başımızla beraber dediğimizi hatırlıyorum. Sanki biliyormuşuz. Bizim inancımıza göre dünyaya gelmek isteyen bir ruhun önüne geçip aldırmak, öldürmek bize göre değil. Onu baştan düşüneceksin. Aile dizimi çalışmalarında sıkça görüyoruz ki bebek aldıran annede hiç anlamasa da yaralar açılıyor ve anne kendini suçlu hissediyor. Ondan sonra gelen çocuklara bu çok yansıyor.En azından ailelere bir tavsiyemiz var, bir yere fidan diksinler o bebekleri için ve şu anda senle bu dünyada olabilmek elimizden gelmiyor, özür diliyoruz, bilebildiğimiz bu kadar desinler….2. İsmini toprak gibi bereketli,yeşeren, tohum veren, dönüştüren, geliştiren olsun diye babası TOPRAK istedi…İsmi çoktan belliydi İsmail Toprak Uzun . Büyükbabam geldi ve kulağına ezanla ismini fısıldadı….Oğlumun kulakları muhteşem duyuyordu, şaşırtıcı bir şekilde her sese tepkisi vardı bir şekilde. Sesle ilgili, her şey de mevcut elimizde en başta dedesi..Annem, babam hep yanımızda kalıyorlardı, köyden babaanneleri, halaları geldi. Onlarda çok iyi insanlar. beni hep olduğum gibi sevip kabul ettiler. Bir çift iki kişi evlenmez aslında. Arkalarında gizli , görünmez kocaman sülaleleri ile de evlenirle . Çiftlerin ailelerinin uyumu da  evliliği daha güzel noktalara taşıyor şüphesiz. Onlara açık kalplerine hep şükran duyuyorum kendi şansıma da..Dedesi şiir yazıp bestelemiş oğlumuza , gitarla evde çalıyor, ev şenlik yeri mi tımarhane mi bilinmiyor…
Ablası keman çalar, Şarkı söyler annesi, Miyav miyav diyerek, Eşlik eder kedisi…………………..   Toprağın çiftliğinde, Toprağın çiftliğinde
Yayılmışlar yoncaya, İnekler otları, Babası sepet elinde, Üzümleri topluyor……………………….   Toprağın çiftliğinde, Toprağın çiftliğinde
Uzaktan bir ses gelir,Çobanın kaval sesi, Hergün kırlarda gezer, Mantar toplar dedesi……………..  Toprağın çiftliğinde,Toprağın çiftliğinde
Karnı acıkmış, Etrafta dolaşıyor, Bir piliç kapıp gece, Kaçmaya çalışıyor…………………………… Toprağın çiftliğinde,Toprağın çiftliğinde
Ortada bir curcuna,Şarkı söylüyor herkes, Toprak kovaya dahil, Koroda en güzel ses………………. Toprağın çiftliğinde,Toprağın çiftliğinde
Kuşlar dallara konar,Cik cik cik cik seslerle, Baharı kutluyorlar,Yepyeni bestelerle…………………. Toprağın çiftliğinde, Toprağın çiftliğinde
Çiçek açmış dalları, ağaçlar meyve verir, o güzel çiçeklerden, Peteklere bal gelir……………………..Toprağın çiftliğinde,Toprağın çiftliğinde
Bahçeye sofraya kuruldu, Dereden balık tutuldu, Büyükanne hazırlıklı,Kış için turşular kurdu………Toprağın çiftliğinde,Toprağın çiftliğinde

1 yorum:

  1. ey güzel ruh gözleri kamaştıran aydınlık, ne güzel bir ışık saçıyorsun, güzel gönüllere yol gösteriyorsun, gönlüne sağlık bloğun hayırlı olsun bir tanem hepinizi çok seviyorum.

    Hülya ERDOĞAN

    YanıtlaSil